Çok
yakın zamana kadar çocuk problemlerimizin neler olduğunu ortaya koyacak
istatistik bilgileri toplamıyor ve derlemiyorduk. Bu durum AB’nin Türkiye
Gelişme Raporlarına girmiş bir durum olduğundan, sivil toplum söyledi olmadı
ama AB dayattı hemen hayata geçirildi cinsinden bir manevrayla, en azından
çocuk suçluluğuna ilişkin istatistiki bilgi açığımız kapanmaya başladı.
TUİK’in
ilan ettiği Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuklar (2010) raporunu
incelemek mümkün oldu.
‘Suça
sürüklenme’ sözünü pek sevmiyorum. Suç işliyorlar demeyi tercih ediyorum çünkü
çocuk suç işliyorsa, bunda sadece ailenin değil Devlet’in de çocuğa yeterince
sahip çıkamadığına inanıyorum.
Suça
sürüklenme, çocuğun sorgulanamaz (!) masumiyetine işaret ediyorsa da çocukluk
çağının bir gelişim süreci olduğu, masumiyetin giderek dindiği gerçeği
karşımızda duruyor. Tabii işi bir de suçun mağdurları açısından görmekte fayda
var.
Ayağımızı
yere basıp çocukların suç işlemesini önleyecek tedbirler alacaksak, acı da olsa
doğru teşhisi koymalıyız.
Rapora
göre; çocuklarımız giderek artan boyutta suç işliyorlar.
Yıl
2008, emniyet birimlerine suç isnadıyla gelen 62.430 çocuk varken, bu sayı
2009’da 68.344, 2010’da 83.393.
Bu
sayıların içinde basit suçlar yani kabahat işleyen çocuk sayısı yok bile...
Dünya’daki
trend de artış yönünde.
Bu
sayılar yeterince ürkütücü gelmediyse, 2010’da emniyet birimlerine suç
isnadıyla getirilen çocukların yaş ve cinsiyet dağılımlarına bakalım.
Onbir
yaş altı; 3.346 erkek, 647 kadın.
Oniki-ondört
yaş aralığı; 18.019 erkek, 2.573 kadın.
Onbeş-onyedi
yaş aralığı; 52.789 erkek, 5.907 kadın.
Yaşı
bilinmeyen (bu da başka bir sorun); 97 erkek, 15 kadın.
Bu
sayılar da kılımızı kıpırdatmadıysa, suç türlerine bakalım; yaralama 30.180,
hırsızlık 21.857, uyuşturucu-uyarıcı madde kullanmak, satmak, satınalmak 5.552,
tehdit 2.763, cinsel suçlar 2.723, yağma 1.587, adam kaçırma 1.178, ateşli
silahlar kanununa muhalefet, toplumsal olaylar 688, adam öldürme 404...
Daha
ne demek lazım, çocuklar çok ciddi suçlar işliyorlar.
Demek
ki çocuklar suça sürüklendi, aile suçlu söylemi yetmiyor.
Başka
tedbirler de alınması gerekiyor; eğitim kurumlarında eğitimcilerin risk
altındaki çocukları teşhis etmesi, aile ile irtibata geçerek işbirliği yapması,
aileden destek almak sözkonusu olamazsa sosyal hizmetlere bildirimde bulunması,
emniyete bildirimde bulunması, temel eğitimde yurttaşlık eğitimlerine ağırlık
verilmesi gibi gibi..
Ya
da aile çocuğuna sahip çıksın diyenlerden misiniz?
Çocukların
işledikleri suçlara bakın, aile bu davranış içerisindeki çocuğa tek başına
nasıl sahip çıksın.
Uzaktan
aileye yüklenmek ve sorunu dağınık bırakmak hangi devlete ya da sivil toplum
kuruluşuna yakışır?
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Yorumlar