Devlet’in Gözünden Çocuk Madde Bağımlılığı


Çocuklarımızın içine düştüğü durumları sıralamaya devam edecek olursak, 2010 yılı içerisinde Emniyet Birimlerine suç isnadıyla getirilen çocuklar arasında 5.552 çocuk hakkında, ki bunların 187’si kadın, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak, satın almak suçlaması yapılmış.

Bu çocuklar içerisinden 21 erkek ve 4 kadın çocuğun 11 yaş altı olduğu, 429 erkek ve 45 kadın çocuğun ise 12-14 yaş aralığında olduğu dikkat çekici.

Çocuklarımızın uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle tanışma alt yaş sınırı (tespit edilebilen) çok düşük. Çocuklar henüz temel eğitimdeyken...

Bununla beraber 4.909 erkek ve 138 kadın 15-17 yaş aralığında çocuğumuz da bu belaya karışmış durumda. Suçun doğası gereği saklanmaya çalışılması nedeniyle, ortaya çıkabilen bu olguların çokluğu buzdağının devasalığına işaret ediyor.

Bu şekilde suç isnad edilen 6 erkek çocuğun ise yaşı bilinmiyor. Bu da başka bir konu tabii...

Bir başka vahim konu ise uyuşturucu kullanımının, satışla aynı kefeye konarak suç ilan edilmesi. Çocuğun suç işlerken yaşadığı travmanın farkındayız ama uyuşturucu kullanma suçunda (!) bağımlılık gibi kolay rehabilite edilemeyen artı bir travmadan da bahsediyor olmamız gerekirken, Emniyet Birimleri arada fark görmeksizin kullanmayla, satmayı aynı istatistik veri olarak değerlendirmeye almışlar.

Bağımlıya suçlu muamelesi yapmak ve tabii bu kadar sayıda aileyi kötü ebeveyn olarak klasifiye etmek, Devlet açısından işin kolaycılığı. Devlet, kendi savaşamadığı silahlı, organize suç örgütü ile savaşamayan aileleri suçlu ilan etmeyi benimsemiştir ve bunda ısrarcıdır.

Bu şekilde suç isnad edilen çocukların 130’u okuma yazma bilmiyor. Çocukları eğitime katma oranımızdaki samimiyeti de ayrıca dikkate almamız gerek. Çocukların 436’sı ilköğretim öğrencisi olunca hepimizin çocuğunun risk altında olduğundan korkmaya başlasak iyi olur. Veri derlemesinden, 1.419 çocuğun ilkokul terk, 1.763’inin ise ilkokul mezunu, 848 çocuk lise ve dengi okula devam, 609’u lise ve dengi okul terk, sadece 41’i lise ve dengi okul mezunu, 2’sinin ise yüksek okul terk olduğunu anlıyoruz.

Demek ki uyuşturucu, uyarıcı sözkonusu olunca okuyan okumayan her çocuğun risk altında olduğuna dair bir işaretten bahsediyoruz.

Çocukların 4.472’sinin madde bağımlısı olduğu veriler arasında mevcut. Tabii madde bağımlılığı denilince, burada sadece uyuşturucu veya uyarıcı maddeden değil, sigara ve alkol kullanımından da bahsediyoruz.

Veri tablolarını incelerken, 2010 yılında suç isnadı ile Emniyet Birimlerine getirilen çocuklar arasında 11 yaş altı olup da sigara içen 220, esrar kullanan 8, uçucu çözücü kullanan 7, eroin kullanan 3 çocuğun bulunması, insanın canını sıkıyor.

Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak, satın almak suç isnadı ile getirilen toplam 5.552 çocuktan sadece 896’sında suça teşvik eden bulunuyor.

Bu çocukların 74’ü ailesine, 1’i sağlık kuruluşuna, 2’si eğitim kuruluşuna, 3’ü sosyal kuruma, 5.449’u ise adli mercilere teslim edilmiş.

Buradan anladığımız, Devlet’in madde bağımlılığını bir halk sağlığı sorunu olarak değil de cezalandırılması gereken bir suç olarak algıladığı, bağımlılıkla pek mücadele etmediği, suçu cezalandırmakla yetindiği.


Yorumlar