Bu profilden bir çocuk ekibi çıkar mı?

Bu aralar çocuk haberleri basında pek bir prim yapıyor.

Ne mutlu...

Ancak, ne kadar hüzünlü.

Basın, çocukları sık sık haber yapmalı. Yapmalı ki herkes neyin ne olduğunu, kimin utanması, kimin suçlanması gerektiği kafalara dank etsin.

Kafalara dank ediyor mu? Etmiyor...

Bunun yerine vicdanlar sızlıyor, öfke nöbetlerine tutulunuyor, asılıyor, kesiliyor, duaların en kötüleri yapılıyor. Aslında içimden herkes kendine ağlasın, kendini ayıplasın demek geliyor.

İnsanlar çocuklara hüngür hüngür ağlıyor ağlamasına ama Türkiye’nin bir çocuk politikası da henüz yok. Çocuk Bakanlığımız olsa ne olur? Makama oturacak akıllı, uslu bir namzet etrafta göremiyorum.

İyi niyetle bakayım sağıma soluma diyorum...

Cehennem yolunun iyi niyet taşlarıyla döşendiği aklıma geliyor.

İyi niyetimden kazık yemedim mi?

İyi niyetimden mutsuz olmadım mı?

İyi niyeti bir tarafa saklamam gerektiği bana öğretildi.

Kalbim yerine aklımla düşünmeyi öğreneli bir zaman oluyor.

Ortada kimseyi göremedim...

Aslında çocuk meselemizi yola koyabilmek için birçok disiplinin, yurttaşların ve Devlet’in birlikte çalışması gerekir. Bu çok uzun bir yoldur...

Çocuğa taş attıranların, hakkımızı isteriz sloganlarına bir türlü kanamadım.

Çocuk hakları çalışıp da çocuk ve gençleri istismar edenleri görünce midem bulandı.

Her vahşi çocuk haberinde, “çok üzüldüm, olay münferittir” diyen bir Başbakan.

Bizim çocuğumuz da kayıp, biz de özel ekip istiyoruz diye feryad eden anneyi duydum.

Kahraman özel ekip haberlerine suskun kalan polis dostlarım.

Çocuktan sorumlu bir Bakan vardı ama adını uzun zamandır hatırlayamıyorum...

Çocuktan sorumlu bir Bakan daha var. Kimdi diye bana sormayın, kendisini her tesis açılış merasiminde Başbakan’ın yanında görebilirsiniz. İl il itinayla kırmızı kurdele kestiğini biliyorum.

Bir başka Bakan, yenidoğan yoğun bakımından basına yansıyan bebek görüntülerinin ardından, “bu tip davranışlara müsamaha gösterilmesi söz konusu olamaz" dedi. İyi mi dedi? Geç kaldı... Aç kurtları bilmiyor muydu? Burnuna mı sokulması gerekiyordu...

Görüntüler eski tarihe ait. Neden şimdi ortaya çıkarıldı? Kaç çocuktan sonra aklı başına geldi çocuk hizmetinde olan yoğun bakım hemşiresinin.

En çok mahalle muhtarlarına kızdığımı ifade edeyim.

Bu profilden bir çocuk ekibi çıkar mı? 

Umudum yok...

Yine de gönül ister ki mutlu çocuk haberleri yapılsın.

İşte size mutluluktan hüngür hüngür ağlatan bir çocuk haberi;

“Zihinsel engelli Emrah Erdem'in (29) müzik aşkı engel tanımıyor. Küçük yaştan itibaren engeline rağmen müzikle içli dışlı olan Emrah Erdem, artık dünyaca ünlü opera bestelerini seslendiriyor.”

Diyeceksiniz ki O bir çocuk değil, 29 yaşında.

Yine de bu haber bir çocuk haberidir çünkü “Emrah Erdem'in yeteneği, ailesi tarafından gönderildiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Özürlüler Müdürlüğü (İSÖM) Rami şubesindeki müzik öğretmeni Özge Karaahmetoğlu tarafından fark edildi. Okuma-yazama sınıfındayken müziğe olan ilgisiyle öne çıkan Emrah Erdem ile özel olarak ilgilenen Karaahmetoğlu...”

İşte bu Özge Karaahmetoğlu gibi bireyleri görmek istiyor gözlerim.

Maalesef bize kahramanlar lazım...

Yoksa, çocuk için ekip mekip olacağımız yok bizim.


Kaynak gösterimi: www.0-18.org

Yorumlar