İstismar Münferit Olaydır; Devletin Suçu Yoktur!

09 Kasım 2009

Dünyanın en büyük perakendecisi Walmart, şirket için toplanan yaban mersini çiftliğinde beş yaşında çocukların çalıştırıldığının tespit edilmesinden sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde büyük bir skandala imza atmış oldu.

Federal yetkililer Michigan eyaletinde çiftliklerde nokta denetimler yaparken, bu çiftliklerin yarısından fazlasının çocuk işçiliği ve göçmen konut kurallarını ihlal ettiğini tespit ettiler.

Bunun üzerine insan hakları grupları tarımsal işletmelerin rutin olarak çocukları sömürdüğünü ilan ettiler. Yoksul aileler günün sonunu getirmek ve çocuklarını besleyebilmek için, super marketlerin doymak bilmez ucuz mal taleplerini karşılamak üzere işçi maaşlarını düşürmek adına tarım işverenlerinin çocuk işçi kullandıklarını keşfettiler. Dolayısıyla sorunla mücadelenin zor olacağı görüşü hakim.

Walmart ise tedarikçisi Adkin Blue Ribbon Packing Co ile tüm ilişkilerini kestiğini bildirdi. Bildirmek zorunda kaldı bence. Bunun üzerine Adkin de Walmart gibi bir müşterisini kaybetmeyi göze alamayacağını ve bu yaştaki çocukların tarım arazisinde ne aradıklarını bilmediklerini ve araştıracaklarını beyan etti.

Koca firmaların sorundan sıyırmak adına kurgulamaya çalıştıkları ortam ise traji-komik. Bu yaşta çocukların elleri küçük olduğu için daha kolay ve daha çabuk yaban mersini topladıkları gerekçesi ile işveren bilgisi dışında çocuklar tarlaya aileleri tarafından kendilerine yardım etsin diye getirilmekteler.

Bu ifadeler bana Başbakanımızın beyanlarını hatırlattı; İstismar münferit olaydır, Devletin hiç sorumluluğu yoktur, aileler sonuna kadar suçludur.

Birleşik Devletler’in kanunlarına göre, 12 yaş üstü çocuklar ya ailelerinin imzası ile ya da ailenin kendi çiftliğinde, okul saatleri dışında çalışabilirler. Diğer tüm endüstrilerde ise minimum çalışma yaşı 14. Çocuk Hakları Sözleşmesi ise minimum yaş belirlenmesini şarta bağlıyor ama minimum yaşın ne olacağını söylemiyor.

Tarımda çocuk işçiliğinin önünü almak için ideal olan ise şu; aileler çocuklarını çalıştırmasınlar ve bakamıyorlarsa Sosyal Hizmetler çocukların aile yanında bakımına maddi destek versin. Ama bu, pratikte başarılamaz bir durum.

Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu’sunu düşündüm. Yoksul aile, mevsimsel tarım işçisi olarak göç edecek. Tarım, Mart dedin mi başlıyor, bir daha Kasım’a kadar devam. Gittiği yerde aile çadırda yaşıyor. Burada okul falan yok. Çocuğunu kime bırakacak da gidecek tarlaya. Gitmezse, nasıl yaşayacak.

Çocuk okula kayıt ediliyor, okullaşma oranı yükseltiliyor ancak devam mecburiyeti yerine getirilemiyor. Aile çocuğunu memlekete ancak Kasım başı getirebiliyor. Bu çocukların okulunda, okul Kasım’da devam çizelgesi tutmaya başlıyor ve Mart’ta tamamdır, dönem bitti, haydi çocuklar tarlaya.

Bu gerçek halimizi nasıl değerlendirelim? İlköğretim okulları yatılı mı olsun yoksa, Sosyal Hizmetler ailelere para versin de aileler tarlalarda çalışmasın çocuğunun başında mı beklesin? Ya da her tarlaya bir okul mu kurulsun.
Bu bir kısır tartışma olur ve sonuç alınamaz çünkü pratikte yapılacak her hangi bir şey yok.

Genellikle uzman kamu personeli arasında, “ekonomi düzelmezse çocuk istismarının önüne geçilemez, biz ne yapalım” yaklaşımı mevcuttur. Bu yaklaşıma sonuna kadar karşıydım ancak, tarımda çocuk işçiliği dendi mi sanırım haklılar.

Eğip büktüm, doldurdum, boşalttım ama hiç bir mantıklı uygulanabilir yöntem bulamadım.

Yaşlılar evde oturup çocuk baksın bile dedim ama yaşlıların da tıpkı çocuklar gibi aynı gerekçelerle tarlalarda çalıştırıldığını biliyorum. Ayrıca yaşlı dediğin aynı anda kaç çocuğa bakabilir ki…

Cevap bulamadım, moralim bozuldu…

Yorumlar