"Çünkü Ben Bir Kızım": Nüfusa Kayıt

15 Mart 2010

New School Üniversitesi, New York şehrinin içine serpilmiş ayrı ayrı binalardan oluşan, bazı bölgelerde komple blok alanda, ortasından trafiğe açık caddeler geçen geniş bir kampüse sahip. Özellikle idari bilimler açısından çok tanınmış prestijli bir okul.

Nisan 2008’de, Çocukların Katılım Hakkı konulu bir konuşma yapmak için Üniversite’ye davet edildiğimden beri Üniversite bünyesinde kurulmuş Equity for Children Derneğinin başkanı Alberto Minujin ile sık sık irtibatlanırız. Bu Nisan, uluslar arası geleneksel bahar konferansının konusu, ‘
Adolescent Girls-Cornerstone of Society: Building Evidence and Policies for Inclusive Societies’ (Toplumun Köşe Taşları  - Adolesan Kızlar: İçerimci Toplumlar için Görüş ve Politika Yapılandırmak). Örgüt ağırlıklı olarak çocukların katılım hakları odaklı çalışan bir kuruluş. Çocuğun katılım hakkı Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de fazla çalışılan, emek sarf edilen, bilgi sahibi olunan bir konu haline henüz gelemedi.

Konferans öncesi, incelememiz için yollanan bilimsel çalışmalar çok ilgi çekiciydi. Toplam 150 araştırmadan sadece 20 tanesi konferansta sunulabilecek.

Örgütün başlattığı Plan International Campaign (Uluslar arası Kampanya Planlama) kapsamında hayata geçirilen “Because I Am A Girl” (Çünkü Ben Bir Kızım) çalışması ilgimi çekiyor.

Because I Am A Girl serisi, bir dizi yıllık raporlama aslında. Dünya üzerindeki kız çocukların durum tespiti 2007 yılından beri Kurum tarafından raporlanıyor. Because I Am A Girl 2009: Girls In The Global Economy (Global Ekonomide Kızların Yeri), çok güzel bir çalışma olmuş. Keşke Türkiye için de aynı çalışmayı yapabilsek.

Çalışmada en çok dikkatimi çeken ise “Investing In Girls” (Kız Çocuklara Yatırım) başlığı oldu. Çocuğun bireysel geleceğinin her yaş gurubuna göre uygun yatırımlarla şekillendirilerek uzun dönemde topluma ekonomik katkı olarak kazandırılması amaçlanmış. NIKE Foundation tarafından Kenya’da gerçekleştirilen araştırmaya göre; adolesan gebeliklerinin topluma yıllık maliyeti 500 milyon Dolar. Bu çocuklara uygun yatırımların yapılmasıyla topluma ekonomik katkılarının ise 3.2 milyar Dolar olacağı hesaplanmış.

Çocuğa yatırım ile çocuğun; yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması, çağdaş eğitim alması, kendine güveninin arttırılması ve yaşam becerilerinin kazandırılması kriterleri tarifleniyor.

Peki, burada ilginç olan nedir?

İlginç olan şu; belirlenen kriterlerin yakalanması için çocuğa yapılması gereken yatırımların hangi yaş grubunda hangi eylemin gerçekleştirilmesinin yani işletme standartlarının belirlenmiş olması.

Çocuğa ekonomik yatırımın miktarının her ülkenin ekonomik durumuna göre değiştiğini herkes bilir ve kabul eder. Demek ki her ülkenin çocuğuna farklı farklı miktarlarda yatırım yapılabiliyor olmasına ekonomik tedbirler dışında alınabilecek bir önlem yok. Ancak, mevcut kaynakların ne kadarının çocuğa yatırıldığı yani çocuğun ne kadar önemsendiği Devlet’in sosyal politikalarının göstergesi olup, sosyal devlet anlayışının ne kadar var olup olmadığı ile ilintili bir mesele. Türkiye’de, paramız yok elimizden gelen bu kadar diyebileceğimiz bir tablo yok. Bir işletmeci gözü ile bakıldığında çaresiz bir durum sezilmiyor.

Çocuğa yatırımın yaş gruplarına göre işletme standartlarına bakacak olursak, aşağıdaki tablo açıklayıcı olacaktır.

KAZANIMLAR
ÇOCUĞA YATIRIM
 
 
İş sahibi olmak




 
İyi bir iş




 
Meslek eğitimi




 
Kredilere ulaşım




 
Banka hesabı




 
İş becerileri




 
Parasal okur yazarlık




 
Rol modelleri / Mentorlar




 
İletişim ağları / Belediyeler




 
Emniyetli alanlar




 
Üniversite




 
Lise eğitimi




 
Cisel sağlık hizmetlerine ulaşım




 
Hareket serbestliği




 
Temel eğitim




 
Arkadaş çevresi




 
Boş zamanlar




 
Mal mülk edinme




 
Miras




 
Beslenme




 
Bağışıklama




 
Nüfusa kayıt




 
YAŞ GRUPLARI
Erken çocukluk 0-5 yaş
Çocukluk 6-11 yaş
Gençlik 12-17 yaş
Genç yetişkin 18-24 yaş
 

Demek ki, çocuğa yatırım nüfusa kayıt edebilme becerisi kazanmakla başlayan, çocuk bir iş sahibi hatta kendi işinin sahibi olana kadar devam etmesi, işletilmesi gereken bir süreç.

Nüfusa kayıt, salt kamu yöneticilerinin görevi gibi gözükse de işletme açısından gebelik ve doğum dönemlerini de kapsıyor. Çünkü akıllı işletmeci nüfusa kayıt sistemini dört dörtlük yapılandırsa bile kayıt edecek ham maddesi yani çocuk olmadığı müddetçe bu basit işletme sisteminin hiç bir anlamı olmayacağını iyi bilir. Bu nedenle işletmeci, sağlık personeli ve hizmetlerinin fetus ve yeni doğan sağlığına, hukukun ise fetus haklarına odaklanması için gerekli düzenlemeleri yapacaktır.

Ham madde de tamam olunca öncelikle Devlet’te ve toplumun diğer katmanlarında nüfusa kaydın önemi bilincini yerleştirmek üzere mutlaka iletişimcilere ve akademisyenlere ihtiyaç duyulur.

Son Elazığ depreminde ölen kişileren 4’ünün nüfusa kayıtlı olmadıklarını hatırlatırsam, burada yazılanlar daha anlam kazanmış olur.

Nüfusa kayıt deyip geçmeyelim, farklı disiplinlerin bir arada çalışmasını gerektiren bu süreç, özellikle kız çocuklar açısından çok önemlidir. Çünkü nüfusa kaydınız yoksa, sağlık ve eğitim gibi hizmetlere erişim olmayacağı gibi, miras, mal mülk edinme, hareket serbestliği, resmi evlilik gibi standart haklardan mahrum kalınması da söz konusu.

Nüfusa kayıt için planlanmış bir işletme sistemi mevcut. İyileştirilebilir mi? Her zaman... Ama bu aşamada yeni bir sistem yapılandırmak için yatırım yapmaya gerek yok.

Hukuksal yaptırım mevcut mu? Evet. İyileştirilebilir mi? Her zaman... Ama bu aşamada yeni bir düzenleme için mesai harcamaya ve yatırım yapmaya gerek yok.

İşletim sistemini çalıştırabilmek için ham madde tedariklerini sağlıkçılara ve hukukçulara bıraktık. Bıraktık bırakmasına ama sürekli ham madde akışını, depolanmasını, fazlasını, eksiğini raporlamalıyız ki diğer standartlarla ilgili çalışanlar kendi işletim sistemlerinde gerekli tedbirleri alabilsinler, yatırım miktarlarını talep etsinler... Örneğin, uygun gebelik önleme metodlarını belirlesinler, hizmetleri yapılandırsınlar, eğitimleri versinler, hizmetlere eşit ulaşımı sağlasınlar, ki ortalıkta çocuk anneler, doğurup çocuğunu öldüren anneler, ölü doğanlar, vs dolaşmasın.

Hepsi tamam ama yine de nüfusa kayıt olmayanların tespit edilebilmesi önemli. Yasa yaptırımı mevcut ama denetlemesi yok. Bunun için çalışan eğitimcilerle ya da iletişimcilerle de hiç karşılaşmadım. Nüfusa kayıt kampanyaları duymadım.

Bildiğim bir şey varsa, kız olduğu için nüfusa kaydettirilmeyen böylece okula yollanması gerekmeyen, miras hakkı bulunmayan, böylelikle çocuk yaşta evlendirilen (para veya mal karşılığı köle olarak satılan) çocuklarımız mevcut.

Demek ki, nüfusa kayıt için bir miktar yatırım yapılması gerekiyor. Bu parayı nereye harcıyacağız, denetime ve bilinçlendirmeye.

Çünkü Devlet, çocukların toplumsal içerimini yani katılım hakkını temin etmekle yükümlü...

Bu yazıyla, nüfusa kayıt edilmemiş çocukların sesi olayım ve Meclis Çocuk Hakları Komisyonuna şikayeti çözüm önerisiyle birlikte ulaştırma vazifemi yerine getireyim.

Yorumlar