Temel Eğitimde Öfke Duyguları

15 Eylül 2008

Yaşasın, 2008-2009 Eğitim ve Öğretim dönemi başladı diyebilen kaç aile var kesin bilinmez ama genel yaklaşım, “eyvah okullar açıldı” şeklinde. Eğitim sistemimizden pek mutlu olanlar oy verme hakkı bulunanlar arasından %40 gibi bir orandır ama bu gruba dahil olanların memnuniyet nedenleri bambaşka istikamette ve onlar memnun olmaya itilmiş bir kesimdir.

Gerçekler ise bambaşka…

Her yıl olduğu gibi bu yıl da ben, “eyvah okullar açıldı” konumumu koruyorum maalesef. Neden mi? Okulların açılmasıyla birlikte Anadolu’nun ücra köşelerindeki okulların duyarlı öğretmenlerinden duvar boyası, resim boyası, kitap, kırtasiye, oyuncak, giyecek gibi malzeme taleplerinin ortaya döküldüğünü biliyorsunuz. İnsanımızın yoksulluğu, işlerine öyle geldiği için kafası sürekli kumda duranların dışında, öncelikli mücadele alanımız olmalı görüşü toplumda yaygın. Bunu artık ezberledik. Sivil toplum ve Devlet bu konuda ne yapacaklarsa yapacaklar, yapıyorlar. Çalışmalar güdük ama bir şeyler yapılıyor işte… Ücretsiz kitap dağıtımından sonra ücretsiz formalar da kapımızda.

Yoksulluğu bir tarafa bırakalım istiyorum bu yazıda. Farklı ve çocuklarımızı derinden etkileyen başka bir konuya değinmek istiyorum, “eyvah okullar açıldı” derken.

Okullaşma oranının artması için çocuklarımıza okullarda yaratılan fiziksel ve sosyal ortamın özendirici olması çok önemli. Mezunların toplum içinde saygınlıkları parlak güneş gibi yüzümüze doğmalı ki aileler eğitimi önemsesinler, çocuklarını eğitime yönlendirsinler. O zaman bizim insanımız ne yapar eder forma parası bulur.
Ancak tablo pek parlak değil okullarda. Bu zayıf, iç karartıcı tablonun bir nedeni merkezi yönetimse de okul yönetimlerinin de, eğitimcilerin de kabahati çok büyük.

Ben okuldan, öğrenciden, veliden yakınmayan öğretmen görmedim. Daha çocukken en kızdığım laf, “ne yapayım yani kafasını yarıp içine bilgileri dolduramam ya” olmuştur. Çaresiz hisseden, çocuktan çok çabuk vazgeçen bir eğitmen kadrosundan bahsediyorum. Zaman içinde ise kafa yarıp içine bilgi sokma söyleminden utanıp derse ilgi duymayan, davranış bozuklukları bulunan çocuklara “hiper aktif” etiketi yapıştırmaya başladılarsa da bu da benim gözümde çocuk yararına bir etiketleme olmadı, eğitimcilerin haksız mazeretlerini yumuşatmış oldu.

Milli Eğitim Bakanının geçtiğimiz yıl talihsiz bir şekilde ettiği okullardaki şiddet olaylarının münferit olduğu, okul sayısının çok olmasından kaynaklı olarak şiddet olaylarının çok gözüktüğü ama eğitimdeki populasyona bakıldığında oranın çok küçük kaldığı lafları da okullardaki barışsız ortamı iyileştirici olmaktan uzak kaldı.
Vee, işte okullar açıldı ve yedi yaşında iki kız öğrenci okulda bıçaklandı bile.

Bıçağı kullanan da bir çocuk ama davranış bozukluğu olan bir çocuk. Saldırgan çocuğun okuldan mezun olmuş olması eğitimciler açısından çok rahatlatıcı bir durumsa da ben o çocuğun eğitimcisi olsaydım utanç içinde olurdum. Çünkü saldırgan çocuğun belki aileden belki de okuldaki yetişkin modellerden dolayı geliştirdiği davranış bozukluğunu tespit etmek ve çocuğun bu durumunu iyileştirmek için önlem alınmasını sağlamak eğitimcinin değilse kimin göreviydi. Velinin mi? Olabilir ama tabii ki veliyi de eğitimsiz bırakmış olmanın ya da kalitesiz eğitime tabi tutmuş olmanın da suçu yine eğitimcilerin değil mi?

Okullarda kabadayılık yaygın. Kabadayılık sergileyenler sadece öğrenciler değil. Eğitimcilerimizin de öfke duyguları yoğun ve şaşkınım ki öfke denetlemeye çalışmak günah gibi. Başbakan’dan başlayıp en dip katmanına kadar toplumumuzda var olan ve dizginlenmesi ayıp (!) öfke duyguları, maalesef okullarımızda da mevcut. Okullarda öğretmen-öğrenci, öğrenci-öğrenci, öğrenci-idare, idare-öğretmen arası ihtilaflar yoğun. İhtilafla baş etme becerisi eğitimcilerde yok. Bundan çok ama çok eminim çünkü ben iki kere o sıralardan geçtim, öğrenci olarak ve veli olarak.

Sözün özü; okullardaki öfke duygularını adam gibi yönetemediğimiz sürece hiçbir çocuk okula gitmeye özenmeyecektir. Yoksulluk, eğitimsizlik gibi bahanelerin ardına sığınmak yerine okullardaki davranış bozukluğuna sahip eğitimci ve öğrencilerin durumlarını iyileştirmek için önlemler alınması önemlidir.

Yorumlar