Taş Atan Çocuk Deyince...

15 Şubat 2010

Yasalarımıza göre terörist başı, PKK’ya göre Kürt halkının özgürlük lideri Öcalan’ın yakalanmasının yıl dönümü vesilesiyle Hakkari, Yüksekova, İstanbul, Şanlıurfa, vs illerimizde iç savaş görüntülerini seyredince ciddi irkildim. Demokrasi isteyenlerin sokaklarda nasıl savaştıklarını görmek beni ürküttü. Buna kim iç savaş değil derse, geleceğimizi bilerek isteyerek tehlikeye atıyor demektir. Felaket tellallığı yapmayın diyen siyasiler de aynı yolun yolcusudurlar. Kimse kusura bakmasın... Gördüklerimi yorumlayacak yaşta ve tecrübedeyim.

Çocuklar polise taş atmaktan kıdem almışlar ellerinde havai fişekler veya molotoflar var artık. Bir çocuk bir taşı kaç metre öteye atabilir. Okkalı bir mesafeden bahsediyorsak, bu çocuğun fiziksel olarak polise veya zırhlı araçlara zarar verebilmesinden bahsediyorsak, bu çocuğun ciddi ciddi rehabilitasyona ihtiyacı olduğundan emin olmalıyız.

Keşke bu çocuğa yetişkinler suça karışmadan sahip çıksalardı.

Şimdi bakın; haberde çocukların polis ile savaştıklarını gördüm. Polis ebeveynlere çocuklarınıza sahip çıkın çağrısında bulunuyordu. Çocuklarınızın eline taş değil kalem yakışır dedi polis. Çocuklarınızı çatışmaya itmeyin, onlar oyun çağında dedi polis. Buna rağmen savaş devam etti, çocuklar ön saflardaydı.

Bu çocuklara aferin mi diyeceğiz. Diyebiliriz... Aman da ne güzel savaşıyorlar! Aman da büyüklerine ne güzel yardım ediyorlar!   

Sizce bu çocuklar lider (!) Öcalan’ın umurunda mı?

Sizce bu çocuklar Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları oluşumunun umurunda mı? Yoksa, çocukların eline taşı, sopayı, havayi fişeği, molotofu verdik yetmedi de Kürtlerin özgürleşmesi (!) için her platformda koparılan kıyametlere de mi alet edeceğiz.

Çocuk yararına, çocuğu koruma adına olduğu iddia edilen söyleme bakın; Terör suçlamasıyla tutuklu yargılanan çocuklara ZORLA İSTİKLAL MARŞI okutuyorlarmış. Ben İnsan Hakları Derneği’nin raporunun yalancısıyım.

Siz çocuğu terörde kullanın sonra bu çocuk yargılanmasın, rehabilite edilme hakkından mahrum bırakılsın ki sokakta polise bugün taş atsın, tıpış tıpış yürümeye başlayınca da eline silah alır. Bu kimin işine yarar...

Vicdanen suçlu çocuk yok suça itilen çocuk var. Bu çok doğru ama Birleşmiş Milletler’in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesine imza atmış hemen hemen bütün ülkelerde uygulama aynı. Çocuğun kendi iradesi ile değil de başkasının iradesine göre suç işlemiş olması suçu ve suçun mağdurunu ortadan kaldırmıyor güzeller.

Olaya bir de şu açıdan bakalım, bu çocuklar aslında Devlet mağduru değiller. Çocukları birinci derecede istismar eden terör mensuplarıdır. O yüzden, çocukları yargılamayın diye feryad edenlerin aynı hassasiyeti çocuklarınızı terör suçundan koruyun ilkesine bağlı olarak da avaz avaz bağırmalarını bekliyorum. Yoksa, onları samimi değil çıkarcı ve çocukları üçüncü sırada sömürenler olarak görüyorum.

Yaptıklarınıza bakın; doğudaki illere giden okul yardımları azaldı. Kimse polise taş atan çocukları okutmak istemiyor. Önce polis onları yurttaş olarak eğitsin, sonra biz ne yapar eder onları okuturuz diyorlar. Kendi çocuklarını düşünmeyenlerin çocuklarını düşünecek değiliz diyorlar.

Sizce de çocukların terör olaylarına karışması ve terör suçu işlemesi meselesinde yaşanan tek sorun çocukların yargılanmaları ve tutuklanmaları mı?

Siz bu kadar saf değilsiniz. O yüzden çocuk üzerinden siyaset yaptığınıza, çıkarlarınızı ön planda tuttuğunuza inanıyorum. Buna rağmen çocuk yandaşıyım dediğinizde midem bulanıyor.

Tabii ki çocuklar korunmalı, suça itilmemeli. Suça itilmiş çocuklar öncelikle koruma altına alınmalı ve eğer suç yargılanmayı ve tutukluluğu gerektiriyorsa, mutlaka bu prosedür işletilmeli. Elbette uygulama hukuka aykırı olmamalı. Elbette çocuk zarar görmemeli.

Çocuk zarar görmemeli deyince önümüze iki yol çıkıyor. Birincisi, çocuk suçu işlesin, çocuk olduğu için yargılanmasın, tutuklanmasın, terör suçu işlemeye devam etsin taa ki yetişkin yaşa gelip artık onu savunmaya kimsenin yüzü tutmadığı zamana kadar. Bu düpedüz çocuğu yanlış yetiştirmektir. Ona yanlış mesajlar vermektir. Suçun kamu vicdanında kabul gördüğünün misalidir. İkinci yol ise, çocuk suça karıştırıldı mı hemen Sosyal Hizmetler tarafından korunma altına alınmalıdır. Yargılanacaksa, yargılanmalı ve neyin ak, neyin kara olduğunu öğrenmeli, yaşadığı travmanın rehabilitasyonu için kendisine Devlet tarafından hizmet verilmelidir.

Hangi yöntemde çocuk gerçeği anlar ve ileriki yaşamında suçtan uzak durur acaba.

Çocuğu savunan avukatların çıkıp çocuk adil yargılanmadı, kendini savunamadı demelerini de hiç anlamıyorum. Adama veya kadına iyi savunsaydın arkadaşım derler...

Çocuklar benim için kıymetli, çocuğu suça karıştıranlar lanetli...

Çocuk istismarı mı arıyorsunuz? Tutukevlerinde Roman çocuklar ağırlıkta. Onlar Kürt olmadıkları için mi Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları ağızlarını açmıyorlar.

Son sözüm şu; kendi ideolojileriniz uğruna çocukları feda ederken, çocuklar arasında ayrımcılık yaparken bari kahraman edasıyla yürümeyin. Komik oluyor...

Yorumlar