Nikah Nama ve Sloganlar

19 Mart 2007

Afganistan Parlementosu ülkedeki çocuk evliliklerini ve rıza dışı evlilikleri durdurmak amacıyla yeni bir evlilik sözleşmesini onayladı. Afganistan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonuna (AIHRC) göre, evliliklerin %60-80’inin kadının rızası dışında gerçekleştiği ülkede 15 sayfalık bu resmi evlilik sözleşmesi STKlar tarafından olumlu karşılandı. Yeni evlilik sözleşmesinin çocuk yaşta evlilikleri sonlandırması ve kadınların evlilik sonrası yasal statülerinin güçlendirilmesi konularında etkin bir yasal araç olacağını umud ediyorum.
Afganistan’da kızlar için resmi evlilik yaşı alt sınırı 16, erkeklerde ise 18. Ancak, içimden bir ses her yıl binlerce kız çocuğun çok daha küçük yaşlarda evlendirildiğini söylüyor. UNICEF içimdeki sesi doğruluyor; Afganistanda bir yıl içerisinde gerçekleşen toplam evliliklerin %57’sinde yasal resmi alt yaş olan 16 yaşın altında kız çocukları heba ediliyor.
Yeni evlilik sözleşmesine göre evlenmek isteyen erkek kendisine seçtiği eşin en az 16 yaşında olduğunu beyan edip, imzalıyor. Daha küçük yaşta kız çocuklar için evlilik sözleşmesi yapılamıyor. Bizdeki resmi nikah muadili gibi birşey. ‘Nikah Nama’ olarak adlandırılan bu sözleşme işe yarar mı bilemiyorum çünkü maalesef Afganistan’da gerçekleşen evliliklerin çok büyük bölümü kayıt dışı zaten. Kadından Sorumlu Bakanlık kayıt dışı evliliği ortadan kaldırmak için ülkede bir sosyal pazarlama kampanyası başlatmış durumda. Sloganlarda verilen mesaj şu, “Bir Afgan erkeği evliliğini resmi kılarsa, aile içindeki reis statüsünden bir şey kaybetmez.” Islam bahane edilerek dört kadınla evliliğin caiz olduğu, boşanma hakkının sadece erkeğe verildiği bir avamda bile bu mesaj yarım akıllı duruyorsa da artık alıştık ortalıkta uçuşan yalan yanlış sloganlara.
Geçtiğimiz Ekim ayında Birleşmiş Milletler’den gelen çağrı üzerine Türkiye’deki rıza dışı evlilikler ve küçük yaşta evliliklerin durumunu BM İnsan Hakları Komisyonu Kararları 2004/110 ve 2006/102 çerçevesinde Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan yıllık raporun Özellikle Kadınların ve Çocukların Yasadışı Dolaşımlarından Çıkar Sağlama başlığı altına dahil edilmek üzere Özel Raportör Sigma Huda’ya bildirdim.
Raportörün öğrenmek istediği; (1) rıza dışı gerçekleşen evliliklerde rastlanılan en popüler tür hangisidir, (2) anlaşmalı evlilik ile rıza dışı evliliği ayırdetmek için oluşturulmuş devlet politikaları nelerdir, (3) rıza dışı evlendirmek suç kapsamında mıdır, (4) rıza dışı evliliğin tanımı yapılmış mıdır, (4) rıza dışı evliliklerin önlenmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmış mıdır, (5) uygulamada durum nedir gibi gibi sorulara cevap vermekte zorlanmadım. Ancak bir soru vardı ki cevabını vermekte epey bir sıkıldım, rıza dışı evlendirilen mağdurlar için rehabilitasyon programları uygulanmakta mıdır?
Ülkemizde bir çok bölgede hala yaygın olarak uygulanan başlık parası veya berdel ve çeyiz adeti gençlerin istismarına sebep vermekte. Kız çocuğu evlenirken ailesine başlık parası verilmesi beklenir. Ailelerin bir anlamda gelir kapısı haline gelen bu uygulama sonucu aile evleneceği kişiyi tercih etmeyi kıza bırakmak yerine kim çok para verirse onunla evlendirmektedir. Kız çocuğunun evlenirken maddi değeri olması sebebiyle aileler bir an önce paraya kavuşmak adına kızlarını çok küçük yaşlarda, kanunen yasak olduğu halde resmi nikah olmaksızın kendisinden yaşça büyük (para sahibi) erkeklerle evlendirmektedirler. Her köyün bir muhtarı olmakla birlikte bu olgular bir türlü yargıya intikal etmez ve kanunlar uygulanmaz.
Türkiye’de herhangi bir sorunla mücadelede ilk akla gelen maalesef reklam (pardon sosyal sorumluluk) kampanyalarıdır. Bu kampanyaların bir türlü başarılamayan marifetsiz sloganlarının kaynağı ise konuya gönülden üzülenlerdir. Doğru seçilmiş geniş örnekleme doğru soruların sorulduğu veri çalışmalarıyla durum gerçekten tespit edilmeden, yerel bazda ve merkezi bazda olmak üzere ayrı ayrı kısa dönem, orta dönem ve tabii uzak dönem hedeflerin belirtildiği faaliyet planları oluşturulmadan, rehabilitasyon standartları oluşturulmadan ve layıki ile uygulanmaya başlamadan ne yapsanız yanlış olacaktır. Bunu insanlar anlamalı ve bana soracak olursanız gerçekten gönüllülerse daha fazla zarar vermemelidirler. Acaba bir sloganın topluma dayatılmadan önce en az 1000 örneklem çalışması ile doğrulanması gerektiğini söylesem uzaydan gelmiş gibi algılanır mıyım? Büyük olasılık.
Bunu niye mi söylüyorum? Afganistan’da Kadından Sorumlu Bakanlığın mesajı “Bir Afgan erkeği evliliğini resmi kılarsa, aile içindeki reis statüsünden bir şey kaybetmez.” i bir türlü kınayamadım. Çünkü bizim ülkemizde de töre cinayetlerini önlemek adına duvarlara asılan “elini kana bulamaya değmez” sloganlı SHÇEK kampanyası var, kadın sorunlarına eğilen filmlerin gösterildiği film festivalinin duyurum posterinde adam asmaca oyunu parlak (!) fikrinden hareketle çizgi kadını darağacına asıp altına n a m u s yazan grafik çalışmalar var. Türkiye’de mevcut, kendinden marifetli algılama düzeyi bile bu kadar güdükken Afganistan’a nasıl laf edeyim.
Sözün özü; bu slogan kirliliğinden sıkıldım. Kabahat rağbet ve tezarruhat edenlerde...

Yorumlar