Cumhuriyet Nasıl Yaşayacak

30 Ekim 2006

29 Ekimleri severim ve kutlarım. Bayrağımı balkonuma asar, komşularımı arar bayrak asmalarını sıkı sıkı tembih ederim. Mahallede bayrak asan ve asmayanlara bakarım. Asmayanların kapısını çalar asmalarını rica ederim. Bayrağı olmayanlara bayrak hediye ederim. Cumhurbaşkanı’nın Cumhuriyet balosunu takip eder, kim, nasıl katılmış, ne giymiş dikkat ederim. Son senelerde Cumhuriyetimizin kutlandığı balolarda bile siyaset derdinde olan milletvekillerine, türbanla davet edildi edilmedi kavgasına zemin yaratan milletvekillerinin eşlerine çok kızarım. Cumhuriyetin tek derdinin Cumhuriyet Balosu’na türbanlı davet edildim, edilmedim maskaralığı zannedilmesine, zannettirilmesine çok kızarım.
Bildiğiniz gibi Kurtuluş Savaşımız farklı cephelerde verildi. Sadece Yunanlılar’a, İngilizler’e, Ermeniler’e veya Fransızlar’a karşı direnilmedi. Gericilik, dincilik yapanlara, kadını ve çocuğu son sınıf insan görenlere karşı da verildi. Cumhuriyet’in temel ilkeleri belirlendi. Kadınlar peçeden, türbandan KURTARILDI. 83 yıl sonra bugün, dikkat dikkat kadınlarımız Cumhuriyet Balosu’na türbanlı katılmak istemekteler. Meclis’e de türbanlı girmek istemişlerdi. Bu bir …
“Yaşasın Cumhuriyet” diye törenlerde çocuklarımız ve gençlerimiz bağıracaklar, Bağdat Caddesi’ndeki fener alayına mutlaka katılacağım. Ancak bunlar, mutlaka yapılması gereken şekiller. Gerçeklere baktığımızda ise ben bu fener alayında Yaşasın Cumhuriyet diye nasıl bağıracağım? Türkiye’nin Doğusu ve Güney Doğusu feodal sisteme teslim edilmişken, Cumhuriyet nasıl yaşayacak? Bu iki …
Naile, tecavüz sonucu hamile kalmış ve ailesinden korkusuna hamileliğinin 9 ayının dokuzunu da küçücük yaşında tek başına yaşamış bir kız çocuğuydu. Tecavüz, kadın veya erkek bir insanın hayatını karartmaya, insana kendisini “HİÇBİR ŞEYSİN” gibi hissettirmeye başlı başına yeter de artar bile. Ölüm korkusundan, toplum dışına itilmeyi göze alamamaktan, etini göstermişsindir muhabbetine maruz kalmaktan sıyırabilmek için susmak ve acıyı içinde halletmekten yorgun düşersin. Naile bir de üstelik hamileliğin yan etkilerini saklamak zorunda kalmış bir çocuk. Ölürüm korkusuna yaşadığı travmayı en yakınlarına bile söyleyemediğinden kendisine lanet ettiği gibi midesi bulanınca öğürmemeyi, kusmamayı, mide yanmalarına katlanmayı, vücudunun su toplamasını göstermemeyi akıl etmiş, bu yükün altında ezilmiş bir çocuktan bahsediyoruz. Naile’nin yaşam savaşının da suçlusu Amerika’dır diyebilenler olacaktır aramızda ama hayır; burada suçlu, töreleri öven Devlettir.
Devlet namus cinayetlerini mi övüyor? Evet, ve aynı zamanda berdeli (değiş-tokuş evliliği), soraratı (enişte-baldız evliliği), leviratı (kayınbirader-yenge evliliği) geniş bir kültür yelpazesine sahibiz şeklinde internet sitesi aracılığıyla övmektedir. Kültür Bakanlığı’na ait bu sitede başlık parası, imam nikahı, kız kaçırma gibi suçlar da ZENGİN KÜLTÜR YELPAZESİ adı altında anılmakta ve bunların Cumhuriyetimiz’de suç olduğundan bahsedilmemektedir. Hayret verici diğer bir söylem ise evlilik törenlerinde DİNSEL ve BÜYÜSEL özlü işlemlerin varlığına düzülen saçmasapan, akılsız övgüdür (http://www.discoverturkey.com/kultursanat/halk-dugun.html).
Şimdi merak ediyorum; TC Kültür Bakanlığı bu suçları kültür tipi olarak överken, babası, amcası, dayısı ve ağabeyi tarafından yargılandığında Naile’nin anası - köpekler ana olmasın - neredeydi? Çocuğu göz göre göre babasına teslim eden sosyal hizmet uzmanı ve diğerleri hangi akla hizmet etmekteydi? Naile’den başka hangi çocuk risk altında olarak tanımlanabilir? Risk altında olan çocukları korumakla yükümlü SHCEK’in başı bakan Nimet Çubukçu çocuğu babasına teslim eden çalışanına ve diğer ilgililere karşı bir girişimde bulunacak mı? Çocuklarını izinsiz yürüyüşte ön saflara salan ailelere övgü düzen, bu suçu önlemeye çalışan polise veryansın eden sivil insiyatif neredeler? Yoksa bu Cumhuriyet’te suç nedir ne değildir anlayamamışlar mı? “Kader mahkumu” acıyanı, mağduru dışlayanı Rahşan Ecevit ve af çıkartan meclis üyeleri neredeler? Cinsel istismarı ancak şikayete bağlı olarak suç kabul eden ve bunu da iki yıl meselesi yapıp ertelemeyi planlayan DEVLET nerede? Suç içeren töreleri benimseyen, kanuna rağmen töre uygulayan, silahlanan, feodal sistemi benimsemiş adamlara Devlet dur diyebilecek mi? Bu savaş için Amerika suçludur, bizi geri bıraktı diyenler de çıkacak mı? Ya da burada Amerika, Ermeni soykırımı gibi popüler, kar getirici kelimeler olmadığı için susacaklar mı?
Bu 29 Ekim’de, doğumuzda ve güneydoğumuzda hakim feodal sisteme (aşiretleşmeye) rağmen, PKK’yla ateşkes ne demek diye siyaset yapan ancak aşiret reislerini bünyesinde bulunduran Meclis üyelerine rağmen Cumhuriyeti nasıl yaşatacağız?
Aile içi şiddeti, çocuğa yönelik şiddeti şikayete bağlı olarak suç kabul edebilen kanunlar için “kanunlar yeterlidir, artık kadınlar eğitilmelidir” diyebilen bakan Çubukçu’ya birisi çıkıp “yürütmeden n’aber” diye sorabilecek midir?
Hepimizin Cumhuriyet bayramı kutlu olsun derken Naile’ye yapılanları unutmamamızı öneriyorum.

Yorumlar