Tatil Koca Bir Yalan

16 Haziran 2008

Tatilin gerçek tatil olmasını belirleyen bazı kriterler var; Dinlenmek, eğlenmek, mutlaka kitap okumak. Çocuk bu dinlenmez. Kör karanlıkta gözünü açar gecenin kör karanlığına kadar yatmaz. Bu zamanda ne yapar? Büyükler onlar için ne planladılarsa onları yapar. Siz ne planlarsınız? Karneye bağlı. Karne iyiyse, ekonomik durum izin verirse ve dahi bir haftalık ücretli izniniz varsa, belki memlekete kaçılabilir ya da birikimler deniz kenarlarında dalgalara karışır. Karne kötüyse, herkes evinde oturur ve ders çalış evladım şeklinde hem çocuk hem de büyükler kan kusar.

Çocuklar arkadaşlarından ayrılmışlardır, yalnızlık çekerler. Anne-baba çalışıyorlarsa, çocuk evde ve kaçabiliyorsa sokakta gün öldürür. Yaz tatilinin özü işte budur.

0-18 çok ziyaret edilen bir sayfa. Ziyaretçiler arasında anne-babalar, uzmanlar (emniyet, sağlık, eğitim, sosyal hizmetler, hukuk, vs), milletvekilleri, basın mensupları, sivil toplum mensupları, akademisyenler var. Şimdi şaşıracaksınız… Ziyaretçilerimizin arasında çocuklar ve gençlerimiz de var.

Zaman zaman ödevlerini bana yaptırırlar.

“Sayın 0-18’li, bu dönem okuldan sosyal bir proje yapmamı istediler. Ben de sokak çocukları konusunu seçtim. Bana, sokak çocuğu kimdir, sokak çocuğu neden sokak çocuğudur, kaç tane sokak çocuğu var, nerelerde yaşarlar, onlara yardım etmek için neler yapabiliriz yazarsanız, biraz sokak çocuğu resmi yollarsanız sevinirim. Çok geciktirmeyin lütfen.”

Ne hoş değil mi? Uyanıklardan bazılarına sırf beni güldürdükleri için bu soruların cevaplarını yazmışlığım var. Umarım en yüksek notu almışlardır.

Ama bu sefer öyle bir mesaj aldım ki…

Lise öğrencisi bir genç, “Ya, ben çalışmak istiorum 3 ay boşuna ewde geçirmek istemiorum 15 yaşındayım çok yakışıklıyım” yazmış.

İşte tatil budur çoğunluk gençlerimiz için.

Yaz tatili, çalışan anne-babalar için de kabustur. Malum, bütün kış ve bahar ayları çocuklar kapıdan çıkarken anne-babalar bacadan düşmüşlerdir sabahın çok erken saatinde işlerinin yollarına. Şimdi, çocuk evde kimsesiz kalacak. Canı sıkılacak, kim bilir neler yapacak. Eve mi zarar verir, başkasına mı, kendine mi?..

Ekonomik durumu iyi olanlar için söz yok ama ya paralı aktivitelerden faydalanma lüksü olmayan çocuk ve gençler bu yaz tatili ne yapacaklar? Kendimi sabah 09:00 akşam 18:00 çalışan (mesainin ikişer saat başına ve sonuna yolda tüketilen zaman eklenmeli İstanbul için), maaşıyla ayın sonunu çok zor getiren, işe otobüslerle gidip gelen annelerin yerine koydum. Çocuk 15 yaşında ve yakışıklı. Bu çocuk 3 ay boyunca evde ne yapacak? Onun için ne planlayabilirim? Sosyal dışlanması söz konusu. Ya ardından kötü arkadaşlıklar ve alışkanlıklar gelirse? Ücretsiz hizmetler neredeler? Varsa da kapasiteleri doludur mutlaka. Duyurulmadıklarına göre. Ay ay ayy… Çocuğu bir işe mi koysak? Harçlığını çıkarsın, boş kalmasın . . .

Hani boş zamanlarını değerlendirme, eğlenme, oyun oynama hakları var ya çocukların Sözleşmede yazan, O koca bir yalan… Her seferinde yerel yönetimlerin çocuk ve gençlere yönelik hizmetlerini hatırlamaya çalışıyorum. Yok... Aklıma birşey gelmiyor. Parklar ve bahçeler. Eee, başka yok. Aklıma okul aile birlikleri geliyor. Oradan da birşey çıkmıyor. Malum olduğu gibi okullarda yazları düğünler yapılıyor. Boş yer olsa belki üç kuruş verip basket hocası tutabilirler yaz boyu basket oynamak isteyen öğrencileri için. Akıl olsa belki çocuklara eğlenceli bir beslenme ve yemek atölye çalışması yaptırırlar. Belki dans kursları olabilir sadece halk danslarını içermeyen cinsten. Drama, tenis, voleybol, müzik, jimnastik, satranç, paten, hayvan besiciliği, balık tutma yarışmaları, bitki yetiştirme, ...  Bunlar çok büyük paralarla yapılacak şeyler değil. Okul aile birliklerinin her türlü samimi olmayan genelgeye rağmen ailelerden topladıkları paraları düşününce okulların sadece bina oldukları ancak insanların yaratıcı ve istekli çabalarıyla yaşayan ve yetiştiren mekanlar olacağı fikri kalbime saplanıyor. Yine de gençlere bu tip aktiviteleri yaratmaktan sorumlu yerel yönetimlerin de maddi desteği alınabilir. Para sorununu dilimize dolamışız. Onu aşmak için kafamız yok çünkü. Böyle rahatız. Pineklemeyi severiz de. Çocukların da yaz boyunca pineklemelerine bir türlü gönlüm razı değil. Hedef tabii ki “haydi her çocuk yaz kampına” değil. Ama yaz kampına gidemeyecek olanların da çok az bütçelerle boş zaman değerlendirme aktivitelerine kavuşmaları hayal değil.

Biz niye başaramıyoruz? Çünkü biz memur zihniyetimizi bir türlü kaybetmedik. Her şeyin başı eğitim olsaydı eğer, okullardaki öğretmenlerimiz bunları benden önce düşünür ve uygulardı elbette. Buradan her şeyin başı IQ ve EQ’dur diyebilir miyiz?

Tatil koca bir yalansa da, 0-18 Eylül’e kadar tatile giriyor.

Yeniden buluşmak dileğimle, İYİ TATİLLER…

Yorumlar