Sana Okumak Yakışır...

14 Aralık 2009

Hukukçu Milli Eğitim Bakanımız okul açılışları gezilerine İstanbul’da devam etmiş. Buna çok mutlu oluyorum. Sanırım ben bir okul arsızıyım. Ne kadar çok okul açılırsa o kadar çok memnun oluyorum. Çünkü her sınıfta en fazla 25 öğrencinin okuduğu, tertemiz ve tam donanımlı okullar ile çağdaş, bol eğitimli, önce Türkçeyi akıcı konuşan, telaffuzu çok iyi öğretmenler hayal ediyorum.

Hayallerim polisin önüne atılan çocukların görüntüleri ile paramparça oluyor. Muhalif yönüm konuyu didiklettiriyor.

Okul açılış töreninden birinde, çocuk, Bakan Nimet Çubukçu’ya sormuş, “Milli Eğitim Müdürü ne iş yapar?”. Cevap, beni sıkıntıyla gülümsetti. Milli Eğitim Bakanı “okul açar ve çocukları sever”miş. Yıllar önceden hatırladım, Nimet Hanım daha yeni Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumundan sorumlu Devlet Bakanı olmuştu. İlk toplum önünde konuşmasında çocuk meselelerini çocukları severek halledeceğini beyan etmişti. O zaman da hayal kırıklığına uğramıştım, Milli Eğitim Bakanı olarak çocuğa verdiği cevapla da hayal kırıklığım devam etti.

Aslında bu yazıya ilham veren, Bakanın çocuğa verdiği bilgi açısından son derece yetersiz, sempatik olmaktan uzak cevabı değil. Çocukları sevmek görevmiş gibi bir izlenim oluşturduğu için de ayrıca çok kınamak istedim tabii ama yazıya ilhamı veren bir polis memuru oldu.

Polis memuru, kendisine taş attırılan çocuğa şöyle seslendi, “SANA OKUMAK YAKIŞIR”. Kalbimin Milli Eğitim Bakanı işte bu polis memurudur.

Milli Eğitim Bakanı ne iş yapar yasada mevcut. Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanununun beşinci maddesine göre Nimet Çubukçu, “Bakanlık hizmetlerini mevzuata, hükümetin genel siyasetiyle milli güvenlik siyasetine, kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve Bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevlidir.

Peki, Bakanlık hizmetleri nelerdir? Kanun bunu da çok net tariflemiş. Madde 2’ye göre Nimet Hanım öncelikle, “Atatürk İnkılap ve İlkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, Türk Milletinin milli, ahlaki, manevi, tarihi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş vatandaş olarak yetiştirmek üzere, Bakanlığa bağlı her kademedeki öğretim kurumlarının öğretmen ve öğrencilerine ait bütün eğitim ve öğretim hizmetlerini planlamak, programlamak, yürütmek, takip ve denetim altında bulundurmak” ile görevli.

Diğer görevleri arasında ise, bakanın da belirttiği gibi, “Okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve her çeşit örgün ve yaygın eğitim kurumlarını açmak ve yükseköğretim dışında kalan öğretim kurumlarının diğer bakanlık kurum ve kuruluşlarınca açılmasına izin vermek mevcut.

Hal böyle olunca gel de çocuğa verilen, “okul açmak ve çocukları sevmek” cevabının makamı doldurmadığına kanaat getirme.

Ben olsam, ne cevap verirdim diye düşünmeme gerek bile yok. Cevap kanunda mevcut.

Tekrarlayalım, Milli Eğitim Bakanının görevi, çocukları;

- Atatürk İnkılap ve İlkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı,

- Türk Milletinin milli, ahlaki, manevi, tarihi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren,

- Ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan,

- İnsan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş

vatandaş olarak yetiştirmektir.

Böylece çocuklar kendi polisine taş atmamayı, kendisini bu suça itenleri sorgulamayı öğrenecektir.

Polise taş atan çocuklar meselesi sadece polisin meselesi değildir. Aslında taşı kafasına yiyen polis bunun farkındadır.

O zaman görevinin farkında olmayan kimdir?

Yorumlar