Fakat Ne Yazık ki Sokak Boştu

06 Kasım 2006

Çocuk istismarı asırlara sari bir olgu. Her toplumda her türlüsü var olmuş, olacak da. Yoksulluk ve yoksunluk nedenlerine bağlı olarak arttığı sıklıkla söylenmekteyse de çocuk istismarında kültürün çok önemli rolü var. Diğer taraftan çocuk istismarı kazanç kapısı. Kazanç kapısının önüne taş koymak pek kolay değil. Hele ki kazanç, yasal bir kar değilse. Kazancın olduğu yerde sorunu ekonomi düzeyinde incelemek uygun olur.
Gerçekten çocuk istismarında da arz talep meselesinden bahsedebiliriz. Arz, bir ürünün satılmak amacıyla piyasaya çıkartılması. Ne üretilecek, nasıl üretilecek, kimler için üretilecek, dağılımda-üretimde-bölüşümde etkinlik var mı soruları hizmeti sunmadan önce mutlaka incelenir. Yani piyasa incelenir. Yani toplum incelenir.
Arz edecek olan toplumu inceler. Sosyo-demografik araştırmalar çok önemlidir. Dolayısıyla bir ürün aslında talebiyle doğar. Öyleyse, belirli bir ürüne yönelen, belirli bir satın alma gücüyle desteklenmiş satın alma isteğine de talep diyebiliriz. Fiyatla talep arasındaki ters eğilimli ölçülebilir fonksiyonu bir tarafa bırakacak olursak talebi etkileyen pek çok başka unsur vardır. Moda, kültür, eğitim, kişisel tercihler, kişisel gereksinimlerin şiddeti ve arz edilen ürünün koşulları.
Bunlar çocuğa yönelik cinsel istismar ile nasıl mı ilintili? “Ekonomik politikaların sosyal maliyetleri” olduğu bilinir. Ekonomiyi sadece matematiksel hesaplamalar olarak algılamak çok yanlış olur. Kağıt üstünden topluma bir türlü yansıyamayan ekonomik büyüme ve buna bağlı sosyal çöküntü, çocuğun cinsel sömürüsünü yani çocuk fuhuşu ve pornografisini tetikler. Yoksulluk ve buna bağlı sosyal yoksunluk ailelerin dağılmasına, çocukların ortada kalmasına, çocukların sokağa kaçmasına ve suçta kullanılmasına zemin hazırlar. Türkiye’de arz edilecek ürünün hammeddesi kolay temin edilebilirdir. Arz edilen ürünün çeşitliliği koşulu açısından bu iyiye işarettir.
Bunun yanı sıra çocuğun cinsel obje olarak kullanımı tarihimizin derinliklerinden kaynaklanmaktadır. Kültür meselesidir. Hem eğitimsizlik hem de kalitesiz eğitim yurdumuzda üst düzeydir. Toplum tarz olarak, moda olarak kapalıdır. Bu kişisel gereksinimin şiddetini çok arttırıcıdır. Buraya kadar herşey piyasaya arz edilecek çocuğun cinsel obje olarak kullanımının kendinden talebi açısından çok iyi bir potansiyeli işaret etmektedir. Ürün ucuzdur ve fiyat ile talep fonksiyonu açısından da mevcut satın alma gücü koşulları mukayesesi çok uygundur. Kazanç kapıda gözükmektedir. Ancak bu ürün arz edilmeli midir? Talebi etkileyen bir unsur daha var demiştik. O da kişisel tercihler.
Kişisel tercihler belli bazı faktörlerden etkilenirler. Ürünün hukuksal statüsü yani suç sayılıp sayılmadığı çok etkileyici bir faktördür, eğer suç kolay tespit edilebiliyor ve cezası caydırıcıysa. Açıkları ve kaçakları varsa hukuksal statünün etkinliği zayıflar. Çocuğun cinsel sömürüsü arzu edilen etkinlikte olmasa bile Türkiye’de suç. Toplum kınaması, ayıplama da kişisel olarak arzın tercih edilip edilmemesini etkileyen bir faktör. Hepimiz biliyoruz ki ne zaman bir çocuk istismarı haberi olsa haberciler bayram yapıyor ve toplum kan ağlıyor. Ayıplama, lanetleme üst düzey. Önce aile sonra yakın çevre ve nihayetinde yetkililer lanetleniyor. Ooo… bu ürün kendinden talebi olmasına rağmen piyasaya arz edilmemeli. Yanlış yatırım olur.
Ancak çocuklar arz ediliyor. Kazanç öngörüldüğü üzere büyük. Arz talep iyi ölçümlenmiş. Sektör kar bırakıyor. Bu nasıl mümkün olabildi? Çünkü “Fakat ne yazık ki sokak boştu …” durumları var. Bir yandan güvenlik güçleri diğer yandan yurttaşlar sokağı boş bıraktılar. Toplumda kontrol mekanizması çalışmıyor. Sessizlik hakim. Kimse ürünü konuşmayı sevmiyor. Devlet Bakanı Nimet Çubukçu çocuğa yönelik cinsel istismarın adli vaka olduğu ve konuşulmaması gerektiğini savunuyor. Görevinin çocukları malum sözleşmenin 19. maddesine göre cinsel istismardan korumak olduğunu bilmiyor olabilir ama bence biliyor ve görevini yerine getiremediği durumlarda konuşulmasını sevmiyor. Bu konuşulmama halleri kişisel tercihin hukuka ve kınamaya üstün gelmesine zemin hazırlıyor. Yanlış yatırım bir anda doğru yatırım oluyor. Vergisiz kazanç piyasa naktini hortumlamaya başlıyor. Mağdur çocuklar makro-ekonomik düzeyde niteliksiz insan kaynağı sınıfına dahil oluyorlar. Çocuğun cinsel sömürüsü ekonomiyi olumsuz etkilemeye işte özetle böyle başlıyor. Diğer unsurlara oranla ekonomi çok daha farklı değişkenden oluştuğu ve kişisel tercihler tarafından çok çabuk etkilendiği için ki bu etkilenme iniş çıkışlara (fluctuation) sebep verdiğinden borsa, döviz piyasası gibi yükselişten olduğu kadar inişlerden de günlük ticaret esnasında para kazanılabiliyor. Yani kayıt dışı ekonomi piyasası zenginliyor ve Devlet’in yoksullara dağıttığı çocuk başına aylık 100 YTL nakit yardımın hiçbir anlamı kalmıyor. Ürünün ekonomik cazibesi çocuğun haklarını tanımayı aileler için bile çok olumsuz etkiliyor ve kontrolsüz bırakılan kişisel tercihler daha çok çocuk arzına kayıyor ve kısır döngü enflasyona dönüşüyor.
Son dönemlerde çocuk pornosu çok konuşulur oldu. Konu popüler gündem. Polis nihayet konuya ilgi duyar gibi olsa da yahoo, copernic ya da google gibi arama motorlarına çocuk, pono kelimelerini yan yana yazın bakın karşınıza neler çıkıyor. Arza inanılmaz bir talep potansiyeli var ve sokaklar cidden hala bomboş. Çocuk pornosunun ayyuka çıktığı bu dönemde bile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’nün bir açıklamasını henüz duymadım. Sanırım poster hazırlıkları kendilerini yoruyor. Son dönem basılan bilinç oluşturmaya yönelik SHÇEK posterlerinin ekonomiye de ciddi canlılık getirdiğinin altını çizelim. 70 milyon nufusta biraz biraz ses getireceksek en az 7 milyon poster basılmalı. Tanesinin 0,10 Euro olduğunu düşünecek olursak 700.000 Euro konu başı gibi bir rakkam çıkıyor. SHÇEK’in konu sıkıntısının olmadığını da düşünecek olursak poster basımı deyip geçmeyin çocuğun cinsel sömürüsü ekonomiye büyük katkıda bulunuyor. Bu adetlerde poster basımı yoksa ki yok, SHÇEK’in çabalamaları yüzeysel ve samimi değil, küçük küçük rakkamlar yekun edip yine ekonomiyi besliyor.
Çocukla ilgili çalışan tüm unsurların sokağı boş bıraktıkları, kayıt dışı ekonominin bu yüzden şiştiği, buna bağlı sosyal olumsuzlukların ortaya çıkardığı sosyal rehabilitasyonun ise kayıtlı ekonomi için kaynak yarattığı aşikar. Makro ölçekte baktığımızda ise çocuğun cinsel sömürüsü ekonomiyi ciddi anlamda tehdit ediyor.
İşte bakın “Fakat ne yazık ki sokak boştu” demenin bize ettiklerine...

Yorumlar