AB’nin Türkiye 2011 Çocuk Hakları Değerlendirmesi


Avrupa Birliği’nin Türkiye 2011 İlerleme Raporu 12 Ekim’de yayınlandı. Rapor, Avrupa Birliği Bakanımız Egemen Bağış tarafından Kıbrıs meselesi, Ermeni meselesi, azınlıklar meselesi, vs meselesi yönlerinden yorumlandı, beğenilmedi, itiraz edildi.

Devlet katında en önemli meselelerimiz bunlar.

Egemen Bağış nezdinde kadın ve çocuk meselelerimizin adı yok ya da İlerleme Raporunda bildirilen ilgili konulardaki olumsuz tespitlere Devlet’in uyduracak mazereti yok.

Raporu her zamanki gibi ‘Vikipedi’vari buldum çünkü bir yerinde cezaevindeki çocuk sayımızın 506 olduğu daha başka yerinde ise bu sayının 2500 olduğu yazılıdır. Derleme rapora göre sivil toplum kuruluşlarından elde edilen verilerin de sağlıklı olmadığı ortadadır.

Raporda çocukla ilgili tespitleri başlıklara göre derleyecek olursak;

2. SİYASİ KRİTERLER
2.1. Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü

Kamu yönetimi

Şubat 2011’de  Devlet Memurları Kanunu’nda yapılan değişiklikler, engelli, hamile ya da yeni doğmuş çocukları olan geçici ve sözleşmeli devlet memurlarına birtakım avantajlar sağlamıştır.

Yazarın notu: Bundan böyle Başbakan’ın üç çocuk tavsiyesi demeyelim, teşviki demek daha doğru olacaktır.

2.2. İnsan Hakları ve Azınlıkların Korunması

Uluslararası insan hakları hukukuna riayet

İnsan haklarına ilişkin belgelerin onaylanması konusunda, Kasım 2010’da Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’nin onaylanmasına ilişkin kanun TBMM’de kabul edilmiştir.

Yazarın notu: Türkiye bu Sözleşmeyi 25 Ekim 2007 tarihinde Lanzarote’de imzaladı. İç hukukumuzca içselleştirilmesi, 25 Kasım 2010 tarihli ve 6084 sayılı Kanunla uygun bulunmuştur. Çocuklarımıza gerekli ilgi ancak üç yılda gösterilebilmiştir. Devlet bazında, çocuklarımız bu kadar değerlidir!

Medeni ve siyasi haklar

Adalet Bakanlığı tarafından geliştirilen dava yönetimi modeli, rehabilitasyon hizmetlerini geliştirmek amacıyla 4 çocuk cezaevinde faaliyete geçmiştir.

Adalet Bakanlığı’nın, çocuk cezaevi inşası çalışmalarını başlatmasına rağmen, ıslahevi sayısı yetersizdir. Cezaevlerinde, çocuklar yetişkinlerden tamamen ayrı tutulmamaktadır. Bu durum özellikle kızlar için geçerlidir.

Çocukların cezaevlerindeki durumuna ilişkin sistemin, cezaevlerindeki çocuk sayısının asgari düzeye indirilmesi, çocukların cezaevinde geçirdikleri sürenin azaltılması ve tutukluluk koşullarının çocuk ihtiyaçlarını gözetir nitelikte olmasının sağlanması amacıyla acil bir şekilde gözden geçirilmesi gerekmektedir. Cezaevindeki çocuk sayısı 506’dır.

Kadınlar ve çocuklar dâhil, cezaevindeki tutukluların büyük bir kısmının adli yardıma erişimleri sınırlıdır. Cezaevindeki tutuklular, her zaman adli yardım imkanının mevcudiyetinden haberdar değildir.

Ekonomik ve Sosyal Haklar

Orta öğretimde cinsiyetler arasındaki fark artmıştır. Daha yüksek seviyedeki eğitim kurumlarına kız çocukların devamlılığının sürdürülebilirliği konusu sorun teşkil etmektedir. Tüm eğitim seviyelerindeki okul kitaplarından cinsiyetle ilgili önyargıların kaldırılması için gösterilen çabalar henüz arzu edilen sonuçları vermemiştir. Cinsiyetle ilgili önyargılar medya tarafından devam ettirilmektedir.

Çocuk hakları ile ilgili olarak, 2010-2011 eğitim döneminde okul öncesi eğitim gören çocukların oranı önceki yıla göre artmıştır. Öğretmen sayısında da artış olmuştur. İlköğretime (1-8. sınıflar) kayıt oranı artmış ve ilköğretimde kız – erkek öğrenci sayısı arasındaki fark neredeyse ortadan kalkmıştır. Ortaöğrenimde (9-12. sınıflar) erkek öğrencilerin kayıt oranı %67,5’ten %72,3’e, kız öğrencilerin kayıt oranı ise %62,2’den %66,1’e yükselmiştir. Böylece kız – erkek öğrenci sayısı arasındaki fark cüzi miktarda da olsa artmıştır.

Ancak, özellikle mevsimlik işçi ailelerinde ve Roman çocukların okulu bırakma oranı endişe kaynağı olmaya devam etmiştir. Okulu bırakma riski olan çocuklara yönelik erken uyarı sisteminin desteklenmesine ve tam olarak kullanılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. İlköğretim ve ortaöğretime kayıt konusunda bölgesel farklılıklar devam etmektedir. Türkiye, özel eğitime muhtaç çocukların eğitimi hakkındaki mevzuatı kabul etmiştir; ancak, bu mevzuatın tam olarak uygulanması ve uygulamayı izleme sisteminin kurulması için gerekli kaynakların sağlanması gereği vardır. 

Çocuklar arasındaki fakirlik oranı orantısız şekilde yüksektir. Altı yaşın altında olanlar için, tüm yoksulluk vakalarında bu oran %24 civarında iken, kırsal kesimdeki tüm yoksulluk vakalarında ise %49 civarındadır. 

Çocuklara yönelik aile içi şiddetle mücadele edecek etkili bir mekanizma mevcut değildir. Çocuklara yönelik şiddetle mücadele dâhil olmak üzere çocuk hakları konusunda daha fazla bilinçlendirmeye gereksinim vardır. Çocuk yuvalarına yerleştirilen çocukları, toplum temelli bir yaklaşım ile yuvalardan çıkararak topluma kazandırmayı destekleyen girişimler mevcuttur. Bununla birlikte, toplum temelli bakım hizmetleri hala sınırlı olup, bu hizmetlerin içerik ve kapsam yönünden geliştirilmesi gerekmektedir. Tam zamanlı çocuk yuvalarındaki şartların iyileşmesi, bu kurumlardaki personelin eğitilmesi ve alternatif bakım modellerinin geliştirilmesi gereklidir.

Çocuk işçiliği ile mücadele hususunda henüz ölçülebilir bir gelişme kaydedilmemiştir. Mevsimlik tarım ve göçmen çocuk işçiliği ile ilgili saha çalışması devam etmektedir. Bu alanda idari kapasite yetersiz kalmıştır ve ulusal düzeyde izleme ve teftiş sistemi bulunmamaktadır. Çalışan çocukların sayısı ve durumu ile ilgili güncel veri eksikliği vardır. Çocuk işçiliğini ortadan kaldıracak entegre bir sistem mevcut değildir.

Çocuk adalet ile ilgili olarak, Haziran 2010’da Terörle Mücadele Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve diğer yasal düzenlemelerde yapılan değişikliklerden bu yana, çocukların, kolluk kuvvetlerine mukavemet veya terör örgütlerini destekleyen gösterilerde propaganda suçu nedeniyle terör suçu işlemek veya terör örgütü üyesi olmak suçuyla cezalandırılamayacağı öngörülmektedir. Söz konusu kanun aynı zamanda, Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan ‘ağırlaştırıcı koşulların’ çocuklara uygulanamayacağını ve çocukların sadece çocuk mahkemelerinde veya çocuk ağır ceza mahkemelerinde yargılanacağını öngörmektedir. Kanun henüz tam olarak uygulamaya geçirilmemiştir.

Mayıs 2011’e kadar, sadece 11 tanesi faaliyet gösteren toplam 20 adet Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi kanun ile kurulmuştur. Kanunla kurulan toplam çocuk mahkemesi sayısı 75’dir; bunlardan 60 tanesi faaliyet göstermiştir. Çocuk Koruma Kanunu 81 ilde çocuk mahkemelerinin kurulmasını gerektirmektedir. Bu mahkemelerin olmadığı illerde çocuklar, yetişkin mahkemelerinde yargılanmaktadır.

Birçok ilde, çocukların yargılama öncesi tutukluluk hallerinde kullanılabilecek veya çocukların yetişkinlerden ayrı bir yerde tutulmalarını ve gerekli psikolojik desteğe ulaşmalarını sağlayacak uygun tesisler bulunmamaktadır.

Çocuk mahkemelerinde davalar genel olarak uzun sürmektedir. Bazı durumlarda, çocuk mahkemeleri, hapis cezasının alternatif müeyyidelere çevrilebilmesi veya terör cezalarının askıya alınabilmesi için hükmün açıklanmasını ertelemeye karar vermiştir. Uygulamada, eğer bir çocuk tekrar tutuklanmışsa bu seçenekler dikkate alınmamıştır.

Yaşları 12 ile 18 arasında değişen toplam 2500 çocuk hapishanede bulunmaktadır. Ancak, hapis cezası en son başvurulan ceza yöntemi olmalıdır ve mümkün olan en kısa süreyi kapsamalıdır. Tutuklu veya hükümlü olarak alıkonulan çocukların sayısının azaltılması için çabaya gerek vardır. Ülkenin hiçbir bölgesinde kapalı ıslahevi bulunmamaktadır.

Sonuç olarak, eğitim, çocuk işçiliği ile mücadele, sağlık, idari kapasite ve koordinasyon dâhil, bütün alanlarda çabaların artırılması gerekmektedir. Genel olarak, çocuklar için daha fazla önleyici ve rehabilitasyon amaçlı tedbirler alınması gerekmektedir. Bunun yanında, yürürlükteki mevzuat ile uyumlu şekilde daha fazla çocuk mahkemesi kurulması ve çocukların tutukluluk hallerinin asgari düzeye indirilmesi, tutukluluk hali mutlaka gerekliyse bunun uygun koşullar altında gerçekleşmesi sağlanmalıdır.

Azınlıklara saygı, azınlıkların korunması ve kültürel haklar

Mart ayında, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisyoneri, Türk makamlarına gayrimüslim cemaatlerin çocukların, ebeveynlerin veya yasal koruyucuların yasal durumlarına bakılmaksızın, çocuklara kendi okullarında eğitim verebilmeleri ile ilgili yasal engellerin kaldırılması çağrısında bulunmuştur. 2011 – 2012 eğitim yılı itibarıyla,  Ermeni çocuklar, Ermeni azınlık okullarında misafir öğrenci olarak kabul edileceklerdir.

Roman çocukların okulu bırakma oranları diğer çocuklara nazaran oldukça yüksek olmaya devam etmektedir.  Roman çocukların okul öncesi eğitime erişim olanakları geliştirilmelidir.

Mülteciler ve yerlerinden olmuş kişiler

... özellikle göç ile alakalı gözaltı ve sınır dışı etme uygulamalarına ilişkin mevzuattaki boşluklar endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Refakatsiz küçükler yetişkinler ile birlikte gözaltına alınma riskiyle karşı karşıya kalmakta ve devletin çocuk koruma hizmetlerinden yararlanamamaktadırlar. 

4. ÜYELİK YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ ÜSTLENEBİLME YETENEĞİ
4.19. Fasıl 19: Sosyal Politika ve İstihdam

Çocuk işçiliği ile mücadele için gösterilen çabaların ve idari kapasitenin artırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.

Sosyal içerme konusunda sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Sosyal koruma, sosyal yardım, kadınlar, çocuklar, engelliler ve aile konularından sorumlu olan bazı kurumları, bu alandaki kurumsal dağınıklığın giderilmesi amacıyla birleştiren bir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuştur. Ücretsiz sosyal yardım hattı, sağlanan hizmetlerin erişilebilirliğini ve hızını artırmıştır. Çocuklar ve engelli kişiler için evde bakım hizmetlerinin iyileştirmesini öngören 2011-2013 dönemini kapsayan Bakım Hizmetleri Stratejisi ve Eylem Planı kabul edilmiştir. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) tarafından işletilen hizmet birimlerinin sayısı artmaktadır. Ancak, Kuruma ait bazı bakım merkezlerindeki koşullar endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Aile hekimliği sisteminde ilerleme kaydedilmiştir: Türkiye, düşük gelirli ailelerin çocuklarının ve sosyal güvenlik sistemi tarafından bakmakla yükümlü olunan kişi olarak kapsanmayan kişilerin sağlık masraflarını karşılamaya başlamıştır.

Özellikle kırsal kesimde ve çocuklar arasında yoksulluk riski altında olan nüfusun oranı çok yüksektir.

4.23. Fasıl 23: Yargı ve Temel Haklar

Çocukların cezaevlerindeki durumuna ilişkin sistemin, cezaevlerindeki çocuk sayısının asgari düzeye indirilmesi, çocukların cezaevinde geçirdikleri sürenin azaltılması ve tutukluluk koşullarının çocuk haklarını gözetir nitelikte olmasının sağlanması amacıyla acil bir şekilde gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Çocuk haklarına ilişkin olarak, eğitim, çocuk işçiliği ile mücadele, sağlık, idari kapasite ve koordinasyon dahil,  bütün alanlarda çabaların artırılması gerekmektedir. Genel itibariyla, çocuklar için, daha fazla önleyici ve rehabilitasyon amaçlı tedbirler alınması gerekmektedir. Bunun yanında, yürürlükteki mevzuat ile uyumlu şekilde daha fazla çocuk mahkemesi kurulması ve çocukların tutukluluk hallerinin asgari düzeye indirilmesi, tutukluluk hali mutlaka gerekli ise, bunun uygun koşullar altında gerçekleşmesi sağlanmalıdır.

Eğitim hakkı konusunda, 2010 - 2011 eğitim döneminde okul öncesi eğitim gören çocukların oranı bir önceki yıla göre artmıştır. Öğretmen sayısında da artış olmuştur. İlköğretime (1.-8. sınıflar) kayıt  oranı artmış ve kız-erkek öğrenci sayısı arasındaki fark neredeyse ortadan kalkmıştır. Orta öğretimde (9. – 12. sınıflar) erkek öğrencilerin kayıt  oranı % 67,5’den % 72,3’e,  kız öğrencilerin kayıt  oranı ise % 62,2’den % 66,1’e yükselmiştir. Böylece, kız-erkek öğrenci sayısı arasındaki fark cüzi miktarda da olsa artmıştır. Türkiye, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Ancak, özellikle mevsimlik işçi ailelerinin çocukları ve Roman çocukların okulu bırakma oranı endişe kaynağı olmaya devam etmiştir. İlköğretim ve ortaöğretime kayıt konusunda bölgesel farklılıklar devam etmektedir.

4.24. Fasıl 24: Adalet, özgürlük ve güvenlik

Çocukların korunması ile ilgili olarak, 2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun 9 Kasım 2010’da kabul edilmiştir ve söz konusu sözleşmenin onay süreci sona ermek üzeredir. Suç mağdurlarına tazminat ödenmesine ilişkin kanun taslağı ilgili kurumlara görüş için iletilmiştir. Söz konusu kanun, mülteci durumunda olan, sığınma talebinde bulunan veya insan ticareti mağduru olan çocuklara tazminat ödenmesini öngörmektedir. Rapor döneminde, Türkiye, hukuki konularda adli işbirliği kapsamına giren 706 talep alırken 1.735 talepte bulunmuştur.

Kaynak: TC Dışişleri Bakanlığı 2011 İlerleme Raporu Gayrıresmi Tercümesi

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Yorumlar