0-18 maceramız 2003’de başladı.
Sekiz yıllık istikrarın tek motivasyon kaynağı aşktır.
Margaret Abigail Walker Alexander’ın (Afrika kökenli Amerika’lı şair) aşk tanımına uyan cinsten bir aşktır bu; “Aşk kalbinizi esnetir ve sizi kendi içinizde yüceltir.”
Ya da, “Aşk savaş gibidir, kolay başlar zor biter.”
Veya, “İlgi, aşkın en temel formudur; aşkla korur ve kutsanırsınız (John Tarrant, ünlü Zen eğiticisi).”
Biz yazmaya devam edelim, adını siz koyun...
Sizleri keyifli bulduysak, ne mutlu bize.
Ders zili yarın (19 Eylül, Pazartesi) 0-18 için de çalıyor.
Yeni ders yılının başında, gönüllü hizmetimize Milli Eğitim’in fotoğrafını çekerek başlasak iyi olur düşüncesiyle;
Türkiye’de 32 bin 797 ilköğretim okulunda 10 milyon 981 bin 100 çocuk okuyor.
Bu okullarda 339 bin 653 derslik bulunuyor, 503 bin 328 öğretmen görev yapıyor.
Açık ilköğretim kurumlarında 404 bin 879, resmi ilköğretim kurumlarında 10 milyon 308 bin 927, özel ilköğretim kurumlarında ise 267 bin 294 öğrenci eğitim görüyor.
Genel ortaöğretimde 4 bin 102, genel lisede 2 milyon 676 bin 123 öğrenci öğrenim görüyor.
Mesleki ve teknik ortaöğretimde de 5 bin 179 lisede 2 milyon 72 bin 487 öğrenci okuyor.
Genel ve mesleki ortaöğretim kurumlarında toplam 222 bin 705 öğretmen görevli.
Ortaöğretim kurumlarının tamamında 2 milyon 586 bin 171’i erkek, 2 milyon 162 bin 439’u kız olmak üzere toplam 4 milyon 748 bin 610 öğrenci eğitim görüyor.
Ortaöğretimdeki derslik sayısı ise geçen yıl 117 bin 760 olarak belirlendi (GazeteVatan).
Maraton, 8 Haziran 2012, Cuma gününe kadar yepyeni bir Milli Eğitim Bakan’ı ile sürecek.
Bir önceki Bakan’la geldiğimiz ve gelemediğimiz noktalar açısından yeni Bakan’ın yeniden yapılanma söylemlerine bakacak olursak;
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, öğretmenlerin üç ayın tamamında tatil yapmayacaklarını, sadece bir ay tatil olacağını, diğer aylarda ise öğretmenlerin hizmet-içi eğitim alacaklarını belirtti.
Öğretmenler bundan sonra senede bir kez o da eğitim yılı başlamadan önce özür grubu atama talebinde bulunabileceklerdi.
Dinçer, öğretmen olmayan tüm alanlarda ek ders ödemesi uygulamasına bir ay sonra son vereceklerini dile getirdi.
Bundan sonra okul müdürü, il ve ilçe müdürü gibi mevkilerin makam olmaktan çıkacağına sorumluluk düzeyinin “ateşten gömlek” şeklinde niteleneceği mevzu edildi.
Öğretmenler öncelikle tatil ayarı tasarrufuna sinirlendiler. Milli Eğitim Bakan’ı öğretmenlerin sadece iki ay tatil yaptıklarını bilmiyor muydu, öğretmenler zaten atamaları nedeniyle ailelerinden ayrı yaşıyorlardı bari tatillerde doya doya ailelerini görsünlerdi, öğretmenler az ücret alıyorlardı, Bakan eğitimci değildi Eğitim’den ne anlardı, vs...
Bakan gerçekten bir eğitimci değil, benim gibi işletme kökenli. İçimden bir ses bundan böyle Milli Eğitim Bakanlığı’nın gerek öğrenciler gerekse eğitimciler açısından çok daha iyi yönetileceğini söylüyor. Ben de olsam ilk icraatım idarecileri eğitimcilerden ayırmak olurdu.
Darısı kocaman kocaman kadrolu, büyük büyük cirolu, milyonlarca hastaya “hekimden yönetici” ile hizmet vermeye çalışan hastanelerimizin ve diğer kurumların başına.
Yiğidi öldürelim ama hakkını verelim gibi bir durum bu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeniden yapılanmasını, performans ölçümlemeye başlanmasını, hizmet içi eğitimlere ağırlık verilmesini, kariyer uzmanlığına yönelinmesini çok olumlu buldum ve devamını dilerim. Desteklerim...
Ancak bir de işin yiğidi öldür kısmı var. Değil mi ki, bakanlık merkez teşkilatlanması yeniden Kanun Hükmünde Kararname ile yapılandırılırken Bakanlığın görevleri arasından “Atatürk Milliyetçiliği’ne, laik sosyal hukuk devletine bağlı vatandaş yetiştirme” çıkartılırken, Bakan’ın görevleri arasında yer alan “milli güvenlik siyasetine” bağlı olma şartı da yeni düzenlemede yer almadı.
Değişikliğe göre Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevleri şöyle verildi: “Okul öncesi, ilk ve ortaöğretim çağındaki öğrencileri bedeni, zihni, ahlaki, manevi, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştiren ve insan haklarına dayalı toplum yapısının ve küresel düzeyde rekabet gücüne sahip ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlayan eğitim ve öğretim programlarını tasarlamak, uygulamak, güncellemek. ...”
Artık bizim bir Eğitim Bakanlığımız var, Milli kısmı halledildi.
Değiştirilemez maddelerinin bile dahil edilerek Anayasa değişikliğinin çok konuşulduğu, tartışıldığı ortamda, Eğitim Bakanlığı’nın basit bir Kanun Hükmünde Kararname ile yeni görevleri düzenlemesi, pratikte Anayasa’nın “Cumhuriyet’in Nitelikleri”ni düzenleyen 2. Maddesinin kuyusunu çoktan kazımış oldu.
Anayasa II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Geleceği planlamak (!) böyle bir şey olmalı...
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Yorumlar