Karanfillisinden Tüttürürsek...

Geçtiğimiz hafta, Kocaeli’nde 5. Sigara ve Sağlık Ulusal Kongresi gerçekleştirildi. Kocaeli Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Üniversitesi ve Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi işbirliği ile gerçekleştirilen uluslararası kongrede, tütün kontrolüne dair çok önemli konular konuşuldu.

Prof. Dr. Elif DAĞLI, tütün endüstrisinin tek amacının olabildiğince çok sigara satmak olduğuna, toplumda giderek artan dumansız hava sahası bilincine karşın tütün endüstrisinin taktikler geliştirdiğine, bunlardan en önemlilerinin reklam yapmak ve tütün ürünlerine renk ile tad katmak olduğuna vurgu yaptı.

Günümüzde reklam yasağı mevcutsa da tad (aroma) ve renk için hiçbir engel yok. Mentollü, vanilyalı, karanfilli... Red, Gold, Blue...

Tütünle mücadele eden kesim açısından bu çok sakıncalı. Sigarayı özellikle kadınlar, gençler ve çocuklar arasında özendirici bir nitelik.

Hal böyle olunca, her kötülükten korunmanın başı da eğitimse, okullarda ne gibi çalışmalar yapılıyor diye sormalıyız.

Tütün Kontrolunda Eğitim Kurumları ve Modeller Panelinde, Milli Eğitim Bakanlığı Okul Sağlığı ve Projeler Şube Müdürü, Halil POLAT, ‘Eğitim Kurumlarında Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü İle İlgili Bakanlıkça Yürütülen Faaliyetler’ üzerine bizleri bilgilendirdi.

Yürütülen faaliyetler arasında; Kolluk kuvvetleri ile işbirliği yaparak okul çevrelerinde tütün ürünleri paket açılarak (adet halinde) satılmaması yönünde önlemler alınması ve kurumlarda dumansız hava sahası yaratılması dikkat çekti.

Orta öğretim kurumlarının 9. Sınıfında okutulan “Sağlık Bilgisi” dersi programı güncellenerek sigaranın zararlarına yer verilmiş. İlköğretim 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerine yönelik olarak Bakanlığın web sayfasına ‘Sigaranın Zararları’ konulu eğitim sunusu yerleştirilmiş.

Ülke genelinde, 81 ilden 218 öğretmen hizmet-içi eğitime alınmış.

Valiliklere gönderilen yazı ile 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramlarında öğrencilerin geçişleri sırasında tütün karşıtı, bilgilendirici pankartların taşınması, geçiş güzergahlarında afiş ve posterlerin asılması ile sunucuların bu yönde mesajlar vermeleri de ayarlanmış.

Bugüne kadar, sigara zararlarını içeren üç posterden 180.000 adet bastırılarak dağıtılmış.

‘Sigara ve Gençlik’ konulu etkinlikte, 1.200 öğrenci, tiyatro, skeç ve halk oyunlarıyla şölen yapma fırsatı bulmuş, hepsine sigaranın zararlarını vurgulayan şapka ve t-shirtler dağıtılmış, panel düzenlenmiş.

Araştırmalar yapılmış...

MEB’in bu konuda son derece duyarlı olduğuna gönülden inanıyorum.

İnanıyorum inanmasına ama bünyesinde 59.000 eğitim kurumu barındıran, 750.000 öğretmen ve 150.000 personel ile 18 milyon öğrenci ve velisine hizmet sunan Bakanlığın bu çalışmalarının çok yetersiz olduğu aşikar değil mi?

Sivil toplumun ve Sağlık Bakanlığı’nın MEB çalışmalarına destek vermesi gerektiğini düşünüyorum.

Sunumda bize aktarılan bir diğer önemli hususa da dikkat çekmekte çok büyük fayda var; öğrencilere yönelik eğitim materyalleri henüz mevcut değil. Burada sivil topluma da kızıyorum...

Bir diğer konuşmacı, MEB Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü’nden Dilek AYDOSLU’nun sunumunda yer alan, “12-18 Yaş Aile Eğitim Kurs Programı 10. Oturumunda ‘Ergenlik Döneminde Riskler ve Sorunlar’ konusu işlenmekte olup içeriğinde ‘Alkol ve Sigara Bağımlılığı’ anlatılmaktadır. Eylül 2010 tarihinden Nisan 2011 tarihine kadar 488 kursta 7073 kişiye eğitim verilmiştir.” beyanı çok hoşuma gitti.

Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümünden, Yard. Doç. Hülya YÜKSEL ise çok önemli bir konuya dikkatimizi çekti. Soruna hangi bakış açısıyla yaklaşırsak çözümünde katkı sağlarız? Madde bağımlısı kurbanı, kötü tercih yapmış zayıf iradeli bir kişi, sonuçlarından da kendisi sorumludur olarak nitelesek çözüm bulunur mu? Buna karşı, toplum sağlığı yaklaşımını harekete geçirsek de tütün kullanımını sosyal ve politik bir problem olarak ele alsak, tütünle mücadele daha başarılı olmaz mı?

Hülya YÜKSEL, tütün kontrolü eğitiminde yapılmaması gereken şeylerin başına, tütün şirketlerinin tütün kullanımını yetişkin davranışı ve hakkı olarak vurgulamasını oturttu. Bu vurgunun “büyüme telaşındaki ergenlerin, sigaraya duydukları ilgiyi arttırdığı” nı belirtti.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek ASLAN ise tütün kontrolu basamaklarını, hiç başlamama, bırakma, pasif etkilenimin önlenmesi olarak özetledi. Sağlığın korunması ve geliştirilmesi yaklaşımında, tütün kullanımına/tüketimine bağlı hastalıklarla mücadele alanının öncelikli olduğunu vurguladı.

Dilek ASLAN, toplumda özellikle “sosyal öğrenme” yolu ile öğrenilmiş bu olumsuz sağlık davranışının ancak toplum eğitimi ile olumluya çevrilebileceğine, toplum eğitimi derken engelliler gibi özelleşmiş grupları da kapsamasının, her bir grup için özel tasarlanmasının önemli olduğuna dikkatimizi çekti.

Bu öğreti, eğitimde standardizasyonu çağrıştırdı.

Fazla ekleyecek birşey kalmadı ama gidilecek yol çok uzun. Harekete geçmekte gecikildi bile diyebiliriz.

Ara farkını nasıl kapatalım; işe, Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurumu’na (TAPDK) yönelik lobby faaliyetleri yürütmekle başlayalım. Diyelim ki gel sen katkı maddeleri sağlığa yararlı mı zararlı mı bilimsel çalışmalarını bir yandan sürdür ancak, biran evvel tütün mamüllerini renklerden ve aromalardan arındır.

Bu sınıf katkı maddeleri, sağlığa yararlı bile olsa ne farkeder, çocuklarımızı cezbediyor, sigaraya özendiriyor, nihayetinde bağımlı kılıyor. Karanfillisinden tüttürürsek, sağlığımızı tehlikeye atarken hiç değilse daha çok keyif aldık dememiz mi bekleniyor?

Çok da tartışmaya gerek yok, aklın yolu bir değil mi...


Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Yorumlar