Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nu duydunuz mu? Böyle bir kuruma ihtiyaç olduğunu rahatlıkla söyleyebilrim ancak, mevcut görev ve yetkileri konusunda muhalifim.
Bu bir tarafa, Kurum’un yayınladığı Internetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar’a yönelik çok ciddi bir toplumsal karşı duruş var. Benim de internetin sansürlenmesine iznim yok.
Oysa Kurum şimdiden bazı alan adlarını yasakladı ve bazı kelimeleri kontrol listesine aldı.
Türkiye Bilişim Derneği buna, “re'sen beyaz ve kara listeler oluşturulması ilkelerinin benimsenmesi” yakıştırması yaptı. Aynı endişeyi taşıyorum ve bu düzenlemenin hukuki olmadığını savunuyorum.
Kara liste kime göre kara merak ediyorum. Neyin ak neyin kara olduğunu bana kim dayatacaksa, hepsiyle tanışmak istiyorum. Benim bilmediğim neyi bildiklerini öğrenmek istiyorum.
Türkiye Bilişim Derneği bu noktada çok önemli bir konuya dikkat çekiyor. Diyelim ki internette yüzen bence ak sitem kara listeye alındı. Nasıl itiraz edebilirim? Sitede suç unsuru varsa yapılacak işlemler zaten belli. Bunun dışında benim siteme kim kara diyebilir.
Kimin böyle bir hakkı olabilir?
Kendini doğuştan haklı ilan edenlerin diyeceğim ama hangimiz doğuştan hak’lı değiliz ki.
Bu noktada bakınız Anayasamızın Haberleşme Özgülüğünü düzenleyen 22. Maddesi.
Bu madde çok ilginçtir; birinci fıkrası, “Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.” balını yedirirken, ikinci fıkrası, “Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı” ile özgürlüğün kısıtlanabileceğini düzenliyor.
Milli güvenlik, genel sağlık, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması gerekçelerini anlıyorum ancak, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi ve genel ahlakın korunması gibi soyut gerekçelerini çok şaibeli buluyorum.
Ve nihayetinde, adet olduğu üzere hiçbir türlü tartışılmadan, görüş alış-verişi yapılmadan çıkan yasa, yönetmelik, listeler vs derken hayatımıza, “Güvenli Internet” hayali uğruna, “Çocuk Paketi”, “Aile Paketi” “Yurtiçi Paketi” ve “Standart Paket” gibi kavramlar da girmiş oldu.
Devlet’in kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi ve genel ahlakın korunması yükümlülüğünden ne anladığını merak edip, her gün yeni sansürlerle karşılaşmaya hazır mısınız?
Bunun Türkçesi şu; Ağustos ayından itibaren her internet kullanıcısı paketlerden birini seçerek hizmet almaya başlayacak. Çocuk, Aile, Yurtiçi Paketlerde filtreleme olduğunu ve belli bir bilinçle yaratılan internet korkusu nedeniyle Devlet’in istediği gibi tek tip yurttaş yaratma tuzağına akıl erdiremeyenlerin bunları tercih edeceklerini anlamak zor değil ancak, merakım “Standart Paket”in içeriğinin ne olacağı.
Devlet, “Standart Paket”ten ne anlıyor, ben ne anlıyorum?
Anayasa ancak hakim kararı ile özgürlüğümün kısıtlanabileceğini söylerken neden ve nasıl Standart Paket ile filtrelemeye mahkum oluyorum?
Türkiye Bilişim Derneği’nin yayınladığı 2010 Değerlendirme Raporunda; 5651 sayılı yasa dışında mahkemelerin çeşitli kararları ile internet üzerindeki birçok web sitesine erişimin sıklıkla ve uzun süreli olarak filtrelendiğini, 2007 Kasım ayından bu yana 81 bin ihbar alan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından 5651 sayılı yasa gereği %95 oranında, çocuk pornosu, müstehcenlik ve kumar olmak üzere katalog suçlar kapsamında re'sen ve mahkeme kararı ile engellemeler yapıldığını, 5000 siteye uyar-kaldır mekanizması işletildiği ve suç teşkil eden içeriği çıkardığı için erişimin engellenmediğini okuyorum.
Mevcut düzenlemenin suçu cezalandırdığı aşikar.
Bu durumda tekrar sormak ihtiyacı hissediyorum, “Standart Paket” ne demek?
Bu filtrelemeye ne gerek var?
Diğer taraftan, “Çocuk Paketi” ne demek? Çocuk 0-18 yaş arası birey ama çocuğun gelişimi açısından bakıldığında 0-18 yaş aralığı çok geniş bir yelpaze. Aynı evde hem 16 yaşında hem de 7 yaşında iki çocuk varsa, ne olacak? “Çocuk Paketi” hangi yaş dönemine hitap ediyor olacak?
Hükümet merkezli filtreleme AB’de mevcut mu?
Internete hükümet merkezli filtreleme getiren ve Facebook’u çirkin teknoloji gören Hükümet’e, Paris’te düzenlenen ve internet dünyasının en güçlü 1000 patronunu ilk kez bir araya getiren e-G8 Forum’da konuşma yapan Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg’in çok anlamlı mesajını iletmeyi görev biliyorum; “ARAP DEVRİMİNİ FACEBOOK DEĞİL HALK YAPTI”.
Çocuk madde bağımlılığı ile mücadelede aileleri tek başına bırakan, olay münferittir, kurbanlar suçludur diyebilen Devlet’in, çocuk istismarını önleme görevi adı altında interneti filtreleme merakından huzursuz oluyorum.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Yorumlar