Veda: Gidip de Dönmemek Dönüp de Bulmamak

11 Haziran 2007
Bu aralar herkes herkese veda ediyor. Meclis tatile girdi ve bir daha aynen geri dönmeyecek. Kürsüde son konuşmaları yapan milletvekilleri gözyaşları içinde, millete hizmet etme aşkları nedeniyle olsa gerek, “gidip de dönmemek, dönüp de bulmamak” şeklinde veda ettiler. Geleneği bozmayalım, ben de size veda ediyorum. 0-18.org bu haftadan itibaren Eylül’e kadar tatile giriyor.
Yine Meltem’ler esti ve yelkenlerim şiştiğinde içim kıpır kıpır başka limanları hayal ederim. Ne de olsa hayatımın 3,5 yılını Meksika Körfezi ve Karayipler’de denizci olarak geçirdim. Denizci yalnızdır, ben yalnızlığı severim, gemileri çok severim. Her limandan ayrılış yeni bir ufuktur, yeni bir maceradır benim için. Vazgeçmeye bayılırım ama bir tek gemiyi hiç sevemedim,

SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Çok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Yahya Kemal Beyatlı

Yine ağladım, yine ağladım…
Bu şiiri keşfettiğimde daha çocuktum. Milli bayramlarda sevinç ve coşku duyamadım. Beni daha çok hüzün sarar. Kazanılanlar hep ölümlerle, savaşmayla kazanılmıştır. Çocuk aklımla bu günlerin matem/saygı günleri olması gerektiğini düşünmüş ve kendimi ikna etmiş olmalıyım. Neden savaşmak zorunda bırakılmıştı bu memleket? Öğretmen şiir ezberleyin gelin demişti. Okunan şiirler hep kahramanlık ve Atatürk’e övgü şiirleriydi. Farklılık özde var. Ben, Sessiz Gemi’yi okudum. Atatürk’e ve şehitlerimize ağlattım herkesi. Sevgililerin mağrur vedası daha çok etkilemişti demek ki beni. Vatan sağolsun demişlerdi ya...
Yine ağladım, yine ağladım televizyonda şehit erlerin ardından. Her sevgilimi kaybettiğimde aklımdan bu şiiri geçirdiğim gibi onlar için de bu şiirle dua ettim. Buraya kadar olan kısım artık olgunluğumun bir parçasıydı ve doğaldı benim için, kayıplar verilmişti zaten hayatımda ama işte o çocuk çıkıp konuşmasaydı keşke. Büyüyünce para kazanacağım, bir GEMİ alıp babamı oradan eve getireceğim…
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Yavrucuğum, baban Sessiz Gemi’ye bindi, sevilmiş ve seven nafile bekler. Yaşadıkların yanına buruk buruk kar kaldı. Başkaları bu aşka saygılı davranmadı.
Türk Silahlı Kuvvetleri teröre tepki verin çağrısı yaptı. Vermez miyim? Bu çağrıya, “demokrasi ve hak savunucularını TSK hedef gösterdi” diyenler var aramızda. Bu kişilerin bir kısmının iki yüzlü olduğunu ya da menfaat bulduklarını düşünüyorum çünkü aynı zamanda çocuk hakları savunucusudurlar. Babasını gemiyle kurtaracak çocuk onlardan çocuk değil ve hakları savunulmamalı galiba. Terör yapanların çocukları da çocuk değil herhalde ki onlar da kaosun içine sürükleniyor bu ortamda kendi yetişkinleri tarafından. Diğer taraftan yurttaş olarak yetiştirilmiyorlar. Oysaki yurttaş olmak onların en doğal hakları.
Bunca hakaretten sonra kavramlar beynimde değil kalbimde döndü durdu ve şu sonuca vardım, ben insan sevmiyorum, yurttaş seviyorum. Yurttaşlık mertebesine erişmemiş, güdüleriyle yaşayan insanların zarar verdiklerine inanıyor ve görüyorum.

Sevgili 0-18'liler,
İşbu yazı bir tatil yazısı olacaktı, neşeli cinsten. Başlığı da Çocuğun Dinlenme ve Eğlenme Hakkı olacaktı, Sözleşmenin bilmem kaçıncı maddesinden kaynaklı ama işte bir veda yazısı çıktı ortaya. Elimde olmadan, hiç istemeden, hiç ummadan, hiç beklemeden… Memlekette durumlar belli, hal böyleyken böyle. Çocukların geleceğine mayın koyanlar varken, mağrur vedayı yazmak kaçınılmaz oldu.
Gidip de dönmemek varsa, YENİDEN İYİLİKLERLE BULMAYI DİLERİM HEPİNİZİ HER ZAMAN …
Çocuklarınızı güneşten ve sıcaktan korumayı unutmayın... İyi tatiller.

Yorumlar