Tinerciler

21 Aralık 2009

Basın, “yine Taksim, yine tinerciler” manşeti ile verdi haberi. Tiner mağduru gençler yine suç işlemişlerdi. Etiketleri hazırdı, “tinerciler”.

Suçun mağdurları adına üzülmemek ve tabii ki toplum refahı adına korkmamak mümkün değil.

Kim bu gençler, çocuklar? Neden madde kullanıyorlar, neden suç işliyorlar, sokakta ne işleri var, bunlardan kim sorumlu… Soruları siz çoğaltın.

Konuyu defalarca yazdık, çizdik. Nafile olmuş… Bilinçlendirmeye ve bilgilendirmeye devam edelim yoksa, bu lafı edince açıkçası ben de rahatsız oluyorum ama durum aynen böyle, toplum bu gençleri içine almaya değil dışlamaya bakıyor hala.

Madde bağımlısı gençlerin savunuculuğunu yapacaksak, Ögel ve arkadaşlarının 2004 yılında yaptıkları bir çalışmadan alıntılar yapmak uygun olacak. Daha başka söze gerek yok.

Ögel ve arkadaşları İstanbul’da Sokakta Yaşayan Çocukların Özellikleri Raporunu hazırlamışlar (Kaynak gösterimi : İstanbul’da sokakta yaşayan çocukların özellikleri. Ögel K, Yücel H, Aksoy A. Yeniden Bilimsel Araştırma Raporları. Yayın no:7. İstanbul, 2004). Rapor, Sokakta yaşayan çocuklarla sıradan her İstanbullu sık sık karşılaşıyor cümlesiyle başlıyor.

Araştırmaya 194 çocuk ve ergen alınmış. Örneklem 2002 ve 2003 yıllarında İstanbul’da, koruma ve tedavi merkezlerinde kalan 21 yaş altı ergenler.

Bulgularsa aynen şöyle;

Sokakta yaşayan çocuklar arasında okuma-yazma bilenlerin oranı %29.3, bilmeyenlerin oranı ise %19.3’tür. Okuma-yazma bilenlerin içinden %44.8’i ilkokul mezunudur. Okuma-yazma bilenler içinden kızların eğitim düzeyi erkeklere oranla daha düşüktür.

Sokakta yaşayan çocukların yaklaşık %17.8’inin annesi, %19.8’inin ise babası hayatta değildir. %55.1’inin anne ve babası ayrılmıştır. Kendisinden başka sokakta yaşayan kardeşi olanların oranı %11.4’tür.

Ailenin göç etmiş olma oranı %48.6 olup, ailenin ekonomik durumu ergenlerin %67.4’ü tarafından ‘orta’ olarak bildirilmiştir. Ailesiyle görüşme sıklığı sorulduğunda, annesiyle hiç görüşmeyenlerin oranı %53.4, babasıyla hiç görüşmeyenlerin oranı ise %66.5 olarak görülmektedir.

Sokakta yaşayan çocukların yaklaşık %72.8’i aile üyelerinden biri tarafından fiziksel şiddet görmüştür. %66.9’u fiziksel ve duygusal olarak ihmal edilmiştir ve % 68.5’inin ailesinde duygusal istismar edilme boyutunda kendisini sürekli olarak aşağılayan, tehdit edici sözler söyleyen ya da küçük düşürücü yorumlar yapan biri bulunmaktadır. Kızlar erkeklere göre aile içinde tüm istismar biçimlerine daha fazla maruz kaldıklarını belirtmektedir.

Sokakta yaşayan çocukların %78.4’ü fiziksel şiddete, yaklaşık %35.6’sı da işkenceye uğramıştır. Çocukların %30.4’ü cinsel tacize ve %10.8’i de tecavüze uğradığını belirtmektedir. Cinsel taciz ve tecavüze uğrama riski kızlarda erkeklere göre oldukça fazladır. Kızların %66.7’si tecavüze uğradığını bildirmektedir.

Sokakta yaşayan çocuk ve ergenler arasında madde kullananların oranı %78’dir. İlk madde kullanmaya başladıkları yaş ortalamalarına baktığımızda sigaraya başlama yaşı ortalamasının 9.5 ± 2.6, yapıştırıcı, uçucu, alkol ve flunitrazepam kullanmaya başlama yaşı ortalamalarının ise 12.1 ile 12.8 arasında olduğu dikkati çekmektedir. Bu maddeleri esrar ve klonazepam takip etmektedir. Genelde kızlar ve erkekler arasında madde kullanmaya başlama yaşı ortalaması farklılıklar göstermemektedir. Sokakta yaşayan çocukların %49’unun tercih maddesi uçucu maddelerdir. Çocukların %71.9’u maddeyi ilk kez sokakta yaşamaya başladıktan sonra kullanmaya başladığını belirtmektedir. Çoğu (%79.7) arkadaşları madde kullandığı zaman madde kullanmak istediklerini belirtmiştir.

Sokakta yaşayan çocukların %65.4’ü kendine zarar vermektedir. Erkeklerin %84’ü, kızların ise %16’sının kendisine zarar verdiği dikkati çekmektedir. Sokakta yaşayan çocuklarda en sık rastlanan kendine zarar verme türü %92 oranla kendini kesmedir. Kendini kesme riski erkeklerde kızlara oranla 10 kat fazladır. Kızlarda ise vücuduna sigara basma ve duvara kafa veya yumrukla vurma riski daha fazladır.

Sokakta yaşayan çocukların %72.5’i suç işlediğini, %52.6’sı yanında kesici alet ya da tabanca taşıdığını, %25.7’si çetede yer aldığını ve %19.6’sı geçmişinde cezaevi ya da ıslahevinde kaldığını belirtmektedir.

Madde kullanımı olan çocuklarda olmayanlara göre suç işleme, kesici alet ya da tabanca taşıma ve çetede yer alma riski daha fazladır. Görüşme yapıldığı sırada sokakta yaşayan çocukların %26.1’inde bedensel bir rahatsızlık bulunmaktadır. Bedensel bir rahatsızlık kızlarda daha fazla görülmektedir. Kızların %48.3’ünde, sokakta daha uzun süredir yaşayanların %35.4’ünde, para karşılığı cinsel ilişkide bulunanların %42.9’unda ve rast gele cinsel ilişkide bulunanların %31.9’unda bedensel bir rahatsızlık bildirilmektedir.

Sokakta yaşayan çocukların %16.8’i ruhsal bir rahatsızlığı olduğunu bildirmektedir, bu oran kızlarda erkeklere göre daha fazladır.

Sokakta yaşayan çocukların %54.9’u cinsel ilişkide bulunmuştur, kızlarda ise bu oran %71.4’tür. Cinsel ilişkide bulunma yaşı ortalaması 13.9 ± 2.3 ’tür. Bu yaş ortalaması kızlarda ve erkeklerde çok değişmemektedir. Çocukların %52.2’si rast gele cinsel ilişkide bulunmakta, bu oran kızlarda %65’e çıkmaktadır. Bu oranlara bakıldığında cinsel ilişkide bulunduğunu belirten kızların yarısından fazlasının cinsel ilişkide bulunduğu görülmektedir. Çocukların %22’si para karşılığı cinsel ilişkide bulunduğunu belirtmekte olup bu oran kızlarda %50’dir.

Erkeklerin %18.7’si cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında, %24.2’si gebeliği önleme yolları hakkında hiçbir bilgisi olmadığını belirtmektedir.

Daha fazla söze gerek yok. Bu durumda ben olsam ben de “tinerci” olurdum.

Toplum ve basın kimi neyle etiketlediğini iyi tartmalı. Sorunun çözümü çocukları etiketlemek değil…

Yorumlar