SHÇEK Çocuk Kaybetmez !

19 Nisan 2010


Kaybolan çocukların kayıp olma şekli üç türlü; kaçan çocuklar, kaçırılan çocuklar ve öldürüldüğü halde cesedi bulunamayanlar. Bizim literatürümüze göre ise sınıflama, kaçan ve kaçırılan çocuklar olarak sınırlı.

Dünyada, kaybolan çocuklar her yıl Mayıs ayında anılıyor. Sorun yeni değilse de Türkiye’de farkındalığımız yeni. Kaldı ki bu kadar farkındalık bile yeterli değil. Problem, bir dönem çocuk kaybolmalarının sıklıkla medyaya yansıması nedeniyle “kaçırılan çocuklar” olarak kavramlaştı. En ehil olanlarımız bile henüz uluslar arası kabul görmüş kavramlar ile nasıl dans edeceklerini bilmiyorlar. Bunu  yeni anayasa taslağınında maalesef yer bulan, “çocuğun cinselliğe karşı koruması” lafından da çok kolay doğrulamak mümkün oldu.

Her kayıp çocuk kaçırılmış gibi haber yapıldı. Kaçırılmış çocuk olgusu daha bir kriminal hava verdiği, acı ve üzüntü tek bir kez değil, uzun soluklu yaşandığı, umut ile umutsuzluk arasında gidip gelindiği için medyada daha makbul yer buldu. Evden kaçıp, fuhuş tuzağına düşen kızların, yeni doğanların hastaneden kaçırılma ve satılma hikayelerini tükettiğimiz anda organ mafyası haberleri imdadımıza yetişti.

Artık devir, Kayıp Çocuklar Başta Olmak Üzere Çocukların Mağdur Olduğu Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacı ile Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun devridir. Onaltı üyeli Komisyonun çalışma süresi üç ay olarak belirlenmiş. Sorunlar büyük ve hepsi üç ayda halledilecek. İki ayı geçti bile…

Komisyonun kurulmasına sebep olan yazılı önergelerin konuları, çocuk suçluluğu, mevsimlik tarım işçiliği nedeni ile eğitimlerinden yoksun kalan çocuklar, çocuklara yönelik cinsel istismar, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar, çocuk işçiliği, yetiştirme yurtlarına terk edilen çocuklar, kayıp çocuklar, çocuk kaçırma, kimsesiz çocuklar. Önergeler ağırlıklı olarak kaybolan çocuklar ile ilgili.

Komisyonun görevi, sorunları araştırmak ve alınması gerekli önlemlerin belirlemek. Önergelerde, sebepler, sonuçlar ve çok sayıda veriler mevcut. Daha fazla araştırma gerekir mi? Bence, bu kadar akademik bilgi yeterlidir. Artık alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi ve bunların uygulanabilmesi için gerekli işletme sisteminin kurulması gerekir.

Biz bunu başaramıyoruz…

Komisyon, medyada meşhur edildi ancak, nasıl ve ne kadar başarmakta olduğunu anlamak için, çalışmaları, tutanakları gözden geçirdim. Geçirmez olaydım, tabir doğru ise bir yaşıma daha girdim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 61’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumu açıldı, saat, 20:06. Başkan soruyor, “Hükümet?”. Cevap geliyor, “Burada”. Konu, kayıp ve diğer türlü mağdur çocukların araştırılması komisyonu kuruluşu.

İlk söz, Hükumet adına Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’a aittir.

Sayın Bakanım, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 

Kürsüye tüm azameti ile gelen Devlet Bakanı bilgilerini paylaşacak. Çocuk sorunlarını herkesten çok kendisi biliyor olmalı çünkü çocuklarımızdan en düzey sorumlu olan rütbeli kişidir. Başkan ve diğerleri selamlanıyor ve beklenen konuşma başlıyor, “Ülkemizin geleceği ve yarınlarımız olan çocuklarımızı ilgilendiren bu önemli konuda…”

Derken, soğuk soğuk terlemeye başladım… Kulaklarım, Sosyal Hizmetlerin başından şu cümleleri de duyacakmış; “Şu anda 1.657 kayıp çocuğumuzun emniyet birimlerince aranmasına devam edilmektedir. Bu çocuklarımızdan 590’ı sosyal hizmet kurumlarından izinsiz olarak ayrılıp, kayıp olarak nitelendirilemeyecek çocuklardır; 1.067 çocuk ise ailelerinin yanından ayrılarak geri dönmeyen çocuklardır.

SHÇEK, çocuk kaybetmez özünü çıkarttığım bu konuşmayı daha fazla okumama kararı aldım.

Devlet, koruması altındaki çocukların yok olmasından sorumlu değildir lafı, benim ağırıma gitti. Başkaları ise -ki bunların kimler olduğunu söylemek bile istemiyorum, Devlet Bakanı tarafından açıkça hedef gösterilen, kaybolsa da çok aranmayacak çocukların varlığından bir kere daha emin oldu.

Kurumdan yok olan çocukların izinsiz ayrılmış kabul edildiğini söyleyen Sayın Kavaf, Başbakan’ın “olay münferittir” lafını iyi ezberlemiş görülüyor.

Çocuklar için kamu denetçisi görevini üstlendiğini sandığım Meclis Çocuk Hakları Komisyonuna bu durumu ihbar ettim sayıyorum kendimi. Bu durum hakkında soruşturma başlatmak Çocuk Hakları Komisyonuna prestij kazandıracağı gibi, kamu otoritesinin kendine gelmesini de sağlayacaktır diye umuyorum.

Hiç bir şey olmasa, Meclis Çocuk Hakları Komisyonunun görünürlüğü, dolayısıyla işlerliği artacaktır.

Denemeye, ilgilenmeye değer ancak, hiç sanmıyorum…

Meclis Çocuk Hakları Komisyonu da kamu denetçiliği değil aile denetçiliği yapması gerektiğini sanmaktadır.

Yorumlar