15 Ekim 2006
Dr. Licklider’i 1990’da kaybettik. Internet’in çocuk pornosu suçuna alet edildiğini görmediği için kendi değimiyle mutlu ölmüş olmalı.
“Galaktik Ağ” kavramı ilk defa 1962 yılında Licklider tarafından tartışmaya açılmış ve günümüzün Internet’i o yıllarda bu deha tarafından tariflenmişti. O zaman bir yeni doğan olsam da şimdi kendisini hayallerimi hep süslemiş olan Massachusetts Institute of Technology’deki (MIT) konuşmasını yaparken düşler ve minnet duyarım. Günümüzde eli klavye tutup da bunu abuk subukluk aracı olarak kullanan yurttaşlara inat 1962 yılında küresel olarak bağlanmış bir sistemden kavramsal olarak bahseden, zekasına aşık olduğum bu adam sadece üç sene sonra yani 1965’de yine MIT’de araştırma görevlisi olarak çalışan Roberts ve Merrill ile birlikte bilgisayarları birbirleri ile konuşturmayı başardı.
Ben internet ile Türkiye için oldukça erken bir zamanda yani 1993’de internet’in Amerika’da özelleştirilmesinin hemen öncesinde tanıştım. İlk cep telefonumu da o zamanda almış ve sokakta telefon çaldığında herkes bana uzaylı gibi baktığından utanmıştım. O gün bugün bu sınırsız özgürlüğün tadını çıkartırım. Her gün bilgisayarımın başına geçer ve Dr. Licklider’e merhaba derim.
Bugün dünyada 300 milyon, Türkiye’de ise sadece 5 milyon kullanıcı olduğu söyleniyor. Kullanıcı derken kimleri kasdettiğimiz çok önemli ama bir de kullanamayanlar var. Bu yazıda bunu konu etmeyelim.
Internet sınırsız özgürlük getirdi. Ancak, internetin çocuk porno sektörüne katkıda bulunduğu gerçeğine katlanmak oldukça zor. Internet’in, hergün ellediğimiz mouse’un, görüntülediğimiz windows’un ve hypertext’in icadına zemin hazırlayan Licklider’den utanarak başımı önüme eğiyorum. Düşünce özgürlüğüne, sınırsız bilgilenme özgürlüğüne tapıyorum ancak Licklider’in 1968’de yazdığı The Computer As Communication Device makalesi aklımdan çıkmıyor. 2000 yılına kadar milyonlarca ayrıcalıklı, üst düzey insanın on-line olacağını öngören, zekasına aşık olduğum bu dehanın öngörülerine de hayranım. Bugün tartıştığımız düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, madde 301’i o yıllarda internet’in özgürlüğünden bahsederken konu etmiş bir dehadan bahsediyoruz.
Dr. Lick, düşünce özgürlüğünün internet’te daha bir sınır tanımaz olacağını, internet’in din, ırk, kültür tanımayacağını, kendi kültürünün ve lisanının olacağını öngörmüş. Düşünce özgürlüğü ile ifade özgürlüğünün farklı olduğunu, düşünürken sınır tanımaz aklımızın, ifade ederken bize sorumluluk yüklediğinden bahsetmiş ve internet gibi bir nimetin bile suç amaçlı kullanılacağını ve bunun önüne geçilemeyeceğini vurgulamış. Haklı değil mi? Internet’teki sınırsızlık ne kadar güzel ama kullanıcıların üstlendikleri sorumluluğun pek farkında olduklarını söyleyemeyiz.
Internet’te çocuk pornosu ile ilgili bir söylemi olmamakla birlikte Licklider’in o tarihlerde böyle bir çizgiyi makalesine almış olması günümüz insanlarını çok ama çok düşündürmeli.
Aşırı bilginin gün gelecek hazmedilemeyeceğini, bilgisayarın özgür kullanımının ayaklar altına alınacağını ve bir anlamda bunu görmeden öleceği için mutlu olduğunu ifade eden Licklider bu çizgiyi “Face-To-Face Through A Computer” başlığıyla sunmuş. Parantez arasında; Bilgisayar başındaki adamın elindeki elektronik kaleme dikkat edin lütfen. Yıl neredeyse 2007. Kaçınız böyle bir kalemi kullanıyor veya böyle birşeyi bugüne kadar hayal etti. Gel de Lick’e aşık olma.
Licklider’in şu cümlesini aynen yazmak istiyorum;
For the society, the impact of computer communication will be good or bad, depending mainly on the question: Will “to be on line” be a privilege or a right? (Bilgisayar iletişiminin toplum üzerindeki etkisinin iyi ya da kötü olacağı şu sorunun nasıl cevaplandığına bağlıdır, ağda bulunmak ayrıcalık mıdır yoksa hak mıdır?)
Haktır arkadaşlar. Hakkın varsa sorumluluğun da vardır. İfade özgürlüğü haktır ve adam olana adam gibi sorumluluk yükler. Çocuklarımızı canım ne isterse onu söylerim gibi şımarık modellerle yetiştirmek olmaz. Sıkı bir demokrasi fanatiğiyim ancak canımızın istediğini söylemekte hep bir çıkar olduğunu düşünmekten de kendimi alamam. Cep aydınlarına dikkat edelim derim. Internetin hak olduğunu bile bile hangi mantıkla çocuk pornosuna kişinin hakkı diyebilirsek, o mantıkla aklımıza dayatılan popüler herşeyi yalan yanlış ifade ederiz.
Dr. Licklider’i 1990’da kaybettik. Internet’in çocuk pornosu suçuna alet edildiğini görmediği için kendi değimiyle mutlu ölmüş olmalı.
Son yüzyılın en büyük dehası Dr. Lick, seni seviyorum…
Yorumlar