22 Şubat 2010
Birleşmiş Milletler’in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinde çocukların dört temel hakkı olduğundan bahsedilmektedir. Yaşama, gelişme, korunma ve katılım hakları Sözleşme’nin temel prensipleri olarak ön plana çıkmaktadır. Sosyal içerme tüm bu hakların ele alındığı bir kavramdır. Çocuğun yaşama, gelişme ve korunma hakları tüm dünyada ve Türkiye’de özellikle 1990’lı yıllarda sivil toplum kuruluşlarının artık Sözleşme gibi dayanak bulacakları bir materyal ortaya çıkması vesilesiyle çalışılmaya başlanmış ve günümüze kadar çokça işlenmiştir. Çocuğun katılım hakkına gelince durum hem dünyada hem de ülkemizde farklıdır. Çocuğun katılım hakkı pek üzerinde durulmuş, çalışılmış ve hangi yöntemlerle başarılacağı bilinmeyen bir konu durumundadır. Aslen bugün sosyal içerme gibi bir kavramdan bahsediyor konuma geldiysek, bu, katılım hakkının olması gerektiği gibi kullanılamamasından, yurttaşların demokrasiye aktif katılımlarının özendirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Çocukların katılımları da tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi geri plana atılmıştır. Sözleşmeyi bilen kesim içerisinde bile çocuğun katılımının ne anlama geldiğini bilmeyenler mevcuttur. Oysaki, Sözleşme’de çocuğun katılım hakkını savunan maddeler ağırlıktadır.
Çocuğun katılımı basit anlamda, “çocukla ilgili her türlü konuda alınacak kararlarda çocuğun görüşünün de alınması” olarak tariflenmektedir. Kavram bundan çok daha kapsamlıdır ve bu şekilde tariflenmiş olması uygulamada birçok sakıncayı beraberinde getirdiğinden çocuğun katılımı başarılamamıştır. Örneğin, çocuğun kendi yüksek yararı hakkında insiyatif sahibi olacak kadar olgunlaşıp olgunlaşmadığı hep soru işareti olarak kalmaktadır. Çocuğun yüksek yararı ilkesi çoğu yerde çocuğun katılım hakkına muhalefet edecek şekilde kullanılmaktadır. Bu nedenle çocuğa görüşleri şeklen sorulsa bile kararları etkileyecek, çocuğun sosyal içermesini temin edecek oranda çocuk görüşüne değer verilmediği görülmektedir. Dolayısıyla bu tanımda eksik kalan çocuğun kendisini ilgilendiren konularda bilgilendirilmiş ve kendisini ifade etme becerilerinin kazandırılmış olmasının gerekliliğidir. Burada yetişkinlerin, özellikle çocukla ilgili çalışan uzmanların da çocuğun katılımı üzerine bilgilendirilmiş olmalarına dikkat edilmelidir. Bir diğer husus ise çocuğun kendisiyle ilgili alınan kararlarda ikna edilmesidir.
Tüm bunların ışığında,
Çocuk katılımı, aile içerisinden başlamak üzere, okulda, yakın çevrede ve toplumun diğer katmanlarında çocuğa sadece kendisi hakkında değil, toplumsal konularda da kendi görüşlerini oluşturma zemini hazırlayacak bilgilendirmenin yapılması, dinleme, analiz etme ve görüş bildirme becerilerinin kazandırılmasıyla çocuğun kendisi, mevcut ve gelecek toplumsal yaşamı ile ilgili konularda görüşünün alınması, buna itibar edilmesi veya çocuğun kendi yüksek yararı doğrultusunda alınacak farklı kararlar üzerine bilgilendirilerek rollerinin işlevsel kılınmasıdır (Polat ve Gezer, 2007).
Çocuğun Katılım Hakkını Doğrudan Bildiren Sözleşme Maddeleri:
Madde 2 - Ayrım Gözetmeme
Madde 3 - Çocuğun Yüksek Yararı
Madde 7 - İsim ve Vatandaşlık
Madde 12 - Çocuğun Görüşlerine Saygı
Madde 13 - Çocuğun İfade Özgürlüğü
Madde 14 - Düşünce Vicdan Din Özgürlüğü
Madde 15 - Dernek Kurma Özgürlüğü
Madde 16 - Özel Hayatın Korunması
Madde 17 - Doğru Bilgiye Ulaşım
Madde 31 - Boş zamanı değerlendirme, eğlence ve kültürel etkinliklerMadde 42 - Sözleşme Hakkında Bilgilenme
Madde 3 - Çocuğun Yüksek Yararı
Madde 7 - İsim ve Vatandaşlık
Madde 12 - Çocuğun Görüşlerine Saygı
Madde 13 - Çocuğun İfade Özgürlüğü
Madde 14 - Düşünce Vicdan Din Özgürlüğü
Madde 15 - Dernek Kurma Özgürlüğü
Madde 16 - Özel Hayatın Korunması
Madde 17 - Doğru Bilgiye Ulaşım
Madde 31 - Boş zamanı değerlendirme, eğlence ve kültürel etkinliklerMadde 42 - Sözleşme Hakkında Bilgilenme
Polat, O., Gezer, T., “Sosyal İçerme ve Çocukların Katılım Hakkı” kitabından alıntılanmıştır.
Yorumlar