Çocuk Suçluluğu: Evimizdeki Sokak Çocukları

15 Ocak 2007

İnsan Hakları Komisyonu, 08 Ocak 2007’de Çocuk Suçluluğuna dair görüşünü açıkladı. Komisyon üyesi Thomas Hammarberg, genç suçluların Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ruhuna uygun şekilde ele alınmasını ve gençlerin hapsedilmesi yerine aile tabanlı çalışmaların veya diğer sosyal alternatiflerin düşünülmesi gerekliliğini savundu.
 Bu yeni bir şey değil. Açıklamayı heyecanla beklemiştim ama ilk cümle hayal kırıklığı oldu. Zaten konuyla ilgili dünyada iki türlü yaklaşım var. Suça itilen veya suç işleyen, ne derseniz deyin sonuçta suçu işleyen, gençleri ki yaşları giderek küçülmekte - hapsedelim veya Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ruhuna uygun olarak çocuk ve genç suçluluğunu önleyelim.
Çocukları hapsetmeyelim tabii. Böyle zavallı bir görüşün savunucusu olacak değiliz ancak, toplum da çocuklardan rahatsız olmaya başladı. Can yakıyorlar, can alıyorlar. Tabii paradoksa dikkat edeceğiz. Adam gibi yönlendirilselerdi çocuklar suç işlemezlerdi. Şiddet gördüler, şimdi intikam alıyorlar falan filan. Bunları biliyoruz ve konuşuyoruz.
Şu sebepten veya bu sebepten çocuklar suç işliyorlar, hem de ne suçlar. Biz de kendilerini salıveriyoruz. Çocuklar ya. Ancak iyi etmediğimizi aynı çocukları defalarca suç işlerken bulunca anladık nihayet. Kanun var ancak, yönetmelik suç işlemiş çocukların haklarını korumaya yönelik. Çocuğun rehabilitasyonundan bahis pek edilmiyor. Edilse de yöntem ve sorumlu belli değil. İşler karışık. Çocuktan sorumlu Devlet Bakanımız, suçlu çocuklar da bize geitiriliyor deyiveriyor. Günümüz koşullarında haklı da tabii. Bünyesinde bu tarz rehabilitasyon konusunda uzmanlaşmış bir kurum henüz yok. Bir yer açılması için çalışmalar sürüyor. İnşaat çalışmaları ne durumda bilemiyorum ama burada hizmet vereceklerin hizmet içi eğitimleri ne durumda merak ediyorum. Yoksa burası bir rehabilitasyon merkezi değil de suçlu çocukları diğer çocukların yanından uzaklaştırma merkezi mi olacak diye düşünmeden edemiyorum. Her zamanki gibi sabırla bekleyeceğiz ve haklı çıkmamayı dileyeceğiz. Beklerken bir vazife daha yapalım ve mağdur çocuklar da dahil olmak üzere suça karışmış çocukların rehabilite edilme hakları da var. Bu hak nedense hep unutuluyor, çocuğu salıvermek kolayımıza gidiyor.
Çocukların suça itildikleri bir gerçek olsa da sonuçta suç işlerken yaşadığı travmayı sürekli affedildiği için çocuk kendi menfaatine çevirebiliyor. Kitaplar böyle yazmasa da çocuk işlediği suçun kınandığını ancak kendisine bir yaptırım getirmediğini çabucak içselleştiriyor. Çocuklar çabuk kavrıyorlar malumumuz.
Bu durumu tespit ettiklerinden dolayıdır ki İnsan Hakları Komisyonu açıklamasına şöyle devam etti; Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ruhuna uygun olarak çocuk suçluluğunu önlemeliyiz ancak bu suç işlemiş çocuğa hiçbir sorumluluğu olmadığı şeklinde yaklaşılmasını gerektirmiyor. Tam tersi, çocuk suçlular yaptıklarından sorumlu tutulmalıdırlar ve verdikleri zararı tazmin etmekte rol almalıdırlar. Yetişkin suçluluğunun aksine çocuk suçluluğunda ceza yaptırımı olmamalıdır ancak, çocuklara yaptıkları hatanın sorumluluğunu alma öğretilmeli ve toplumla yeniden ve barış içinde bütünleşebilmelerinin yolu açılmalıdır. Bu, yaratıcı ve etkin toplumsal bir yaklaşımla başarılabilir. 
Oh, nihayet birileri rehabilitasyondan bahsetmeye başladı ama hala toplumsal yaklaşımın ne olduğu açıklanmamıştı. Buraya kadar aklın yolu bir de, yöntem nedir? Biri bunu da söylerse mutlu olacağım. Ben çocuğun işlediği suçtan dolayı çocuktan sorumlu kişinin çocuğu suça itmekten ya da ihmalden değil, işlenen suçtan bizzat mahkum edilmesini düşünür dururum. Sosyal ve ekonomik koşullarımız gözönünde bulundurulduğunda ve tabii çoğunluk halkın günlük yaşamının kitaplarda yazdığı gibi olmadığının farkındaysanız, bu tutum çok acımasız olacaktır. Farkında mısınız bilmiyorum ama ‘saldım çayıra mevlam kayıra’ tutumu ailelerin ilgisizliğini değil zorlu yaşam koşullarını tariflemektedir artık.
Evimizdeki sokak çocukları diye bir kavram var dünyada. Daha bizde yok, bahsetmeye başlasak iyi olur. Milli Eğitim Bakanımız, okulda sosyal eğitimin öğretmenlerce verilemeyeceği çünkü çocukların günlük zamanlarının sadece 6 saatinin okulda geçtiği, diğer zamanlarının ise aile yanında geçtiği, dolayısıyla ailelerin suçlu olduğu şeklinde Fatih Altaylı’nın Teke Tek programında beyanda bulundu. Hemen matematik yaptım. Aslen ikili ilişkilerde bile 2 x 2 = 4 denkleminden şaşmamakla mutluluğu bulduğumdan eminim. Formül bana çalışan ebeveynlere sahip okullu çocukların aileleriyle gün içerisinde sadece 3 saat birlikte olabildikleri sonucunu verdi. Benim kitabımda bu çocuğun beslenme, temizlenme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanabileceği bir süredir. Açıklamak gerekirse, çalışan (halk dilinde) ebeveynler günlerinin 10 saatini işyerlerinde geçirirler, 8 saat uyuma ihtiyaçları olur bunların, Istanbul şehrinde günde en az (toplu taşımacılığa atıfta bulunalım) 3 saatleri yolda geçer. Günün hala 24 saat olduğunu düşünürsek eve, kendine, yemek hazırlamaya, çocukla ilgilenmeye – derslerden bahsetmiyorum bile, sadece ve sadece 3 saat kalır.
Bu açıklamaların ışığında çocuk suçluluğunda tek suçlu çocuk değil, evet ama diğer tek suçlu aile de değil. Evde kalan küçük yaşta çocukların bakımı için üç kuruşa sigortasız çalıştırılan, eğitimsiz kadınlardan başka bir yazıda bahsetme hakkımı saklı tutuyorum. Sayın Bakanlar çocuk suçluluğu konusunda acaba kendilerinden biraz biraz ne zaman şüphe edecekler diye sık sık düşünürüm. Okul öncesi eğitim kurumları ne durumda, okullarda rehberlik hizmetleri ne durumda diye Bakan’a sormaya gerek kalmadı, ona göre rehberlik süper işliyormuş. Rehber öğretmenlerin sayısını ve eğitimde olan çocukların sayısını bildiğinden eminim ancak oranlama yapacak kadar samimi olduğundan kuşkuluyum.
İnsan Hakları Komisyonu’nun açıklamasına geri dönecek olursak, Komisyon üyesi Thomas Hammarberg şöyle devam etti: Prensipte, suç işlemiş çocuğun ebeveynleri veya yasal sorumluları da –yasal sorumlunun Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun olduğu olgular da var, bu durum çocuğun rehabilitasyonuna sekte vuracak kadar çocuğu koruyucu boyutlara vardırılmamak suretiyle, işin içinde ve sorumlu tutulmalıdır.
Açıklamaya göre Slovenya yeni bir model sunmuş. Savcı, mağdur ve dahi suçlu onay verirlerse, suçu işleyen çocuk arabulucu olacak ve işlediği suçu kabul edilebilir şekilde telafi etmek için öneride bulunacak. Bu bizim ülkemiz için bir hayal sayın üye. Açıklamanın devamı, çocuk dostu mahkemeler, Devlet’in alması gereken önleyici tedbirler, ailelerin eğitimi, suç işlemiş çocuklar çocuk dostu yerlerde rehabilite edilmeli, her çocuk için ayrı bir rehabilitasyon programı geliştirilmeli, rehabilitasyon programının sonunda çocuk sosyal hizmetler tarafından toplumla kaynaşma süreci içerisinde yalnız bırakılmamalı, takip edilmeli, tam gün okul sistemine geçilmeli, risk altındaki aileler tespit edilmeli gibi gibi, devam ediyor.
Suç işleyen çocukların rehabilitasyon programının hangi olmayan personelle başarılacağı, evdeki sokak çocuklarımıza çözüm önerileri bende yine soru işareti.
Bir başka açıklamaya.

Yorumlar