Çocuğa Bakmakla Onu Görmek Arasındaki Fark

26 Nisan 2010

Namus herşeyden önce gelir, özellikle biz Kürtler ya da Doğulu insanlar için namus herşeyin önündedir”.

Nüfus Fonu tarafından hazırlanan, “Türkiye’deki Namus Cinayetlerinin Dinamikleri” başlıklı çalışmada 31 yaşında Siirt’li bir hanımın söyledikleri bunlar.

Çalışma bulgularına göre;

Namus konusunda genç erkekler daha katı, orta yaşlılar ise nispeten daha toleranslı,

Siirt’ten ayrılma Batman’da, kadınlar arasında da yaygın olmak üzere, namusun kadının erkekler tarafından genel kabul gören/görmeyen her türlü eylemi olduğu yaygın (%75) inanıştır,

Kadın, erkeğe ait namusunu korumakla da vazifelendirilmiş olduğu için tecavüz mağduru olan kadınlar da namussuzdur.

Analiz etmek gerekirse; özgür ruhlu kadınlar namussuzdur, tecavüze bile uğrasa, kadın mutlaka “kuyruk sallamıştır”.

Siirt, yüksek dağ ve platolara oturmuş, kışı soğuk, yazı ise cehennem gibi yaşayan bir ilimiz. 1990 yılında bağrından Şırnak ve Batman illerini çıkartmış. Feodal yapının izlerine dikkat etmemek mümkün değil.

Siirt, en çok Büryan (Perive) et yemeği ve fes şeklinde tencerelerde pişirilen perde pilavı ile meşhurdur.

Siirt’in Ulu Camisi ve Hadervis Kilisesi ile Mir Yakup Manastırı meşhurdur ancak, çok sayıda türbeleri daha bir meşhurdur.

Siirt’te flört yoktur, düğünler dört gün sürer. İmanına kadar kapalıdır toplum...

Sarp kayalıkların üzerinde yerleşik, Bizans döneminden kalma Derzin kalesinin gözetleme kulelerinden baktığınızda, Siirt’li çocukların, zevzen (seksek), Ihmar’ıl Tavil (uzun eşek), Gazeliti Garki (saklambaç),Şirişkah (kibrit oyunu), Levliye (bilye), Tappıkat (beştaş oyunu) ve Mız’ar (topaç oyunu) oynadıklarını görürüz.

Siirt Milli Eğitim İl Müdürlüğü’ne ulaşmak ise bu aralar mümkün değil. Kurum sırra kadem basmış sanki… Yoksa, ilin eğitime dair istatistiklerini de paylaşabilirdik.

Siirt kolluğu kaçakçılık ve uyuşturucu madde ile mücadeleye gömülmüş. Terörle mücadele ise sürdürülüyor.
Ya fakirlik, işsizlik, eğitimsizlik...

Hal böyleyken, nedense (!), Siirt’li kadınlar isyan etmişler ve ilde “Kadınız Kimsenin Namusu Değiliz.” sosyal hareketi de başlatılmış. Bu hareket de olmazsa olmaz şekilde Kürt Açılımı ile bağdaştırılmış. Ortada hem haklı bir isyan hem de farklı bir telaş olmuş.

Siirt’te 2.700 ağır engelli ve yatalak kişiye evde bakım yardımı yapılıyor, 114 çocuğun sokaktaki tehlikelerden korunması için çalışmalar sürüyor.

İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, köyden kente göç olguları arttığında, göç mahallelerindeki evleri tek tek gezmiş ve ev hanımlarına; resmi nikahlarının olup olmadığını, nüfus cüzdanı olmayan çocuklarının bulunup bulunmadığını, okuma yazma bilip bilmediğini, okula gitmeyen çocuklarını,töre ve namus cinayetlerine nasıl baktıklarını, ailede kadına ve çocuğa şiddet uygulanıp uygulanmadığını sormuş.

Böylesine sorunları olan bir ilde çocukların risk altında bulunmadığını söylemek gerçekçi olmaz. O zaman bu ilde kamu hizmetlerinin çok ciddi yapılandırılmış olması beklenir. Beklenir ki olası çocuk mağduriyetleri önlenebilsin.

Bizi yeniden üzüntüye oradan da binbir yanlışa sürükleyen Siirt’in namusu (!) olgusunda ise kamu personeli dahil herkesin eğitime muhtaç olduğunu, bu nedenle SHÇEK’in bu ilde arzu edilen seviyede başarılı olamadığını tespit ediyoruz. Bu maalesef “de facto” bir durum. Çok şaşırmamak ve ilerisi için çalışmaları hızlandırmak önemli. Kamu personelinin etik değerlere sahip olup olmadığı ise bireysel değer kapsamında. Açıkçası bu konuda yapılacak tek şey var o da personelin ruhsal durumlarının sık sık kontrol edilmesi.

Mağdur çocukların bu sefer ailelerine teslim edilmeyip zamanında koruma altına alınmış olmasına, mağdur çocuklara baronun anında avukat tayin etmesine ise şapka çıkartmak lazım. Olacak, oluyor, başaracağız…

Bu olayda dikkatimizi özellikle çekmesini dilediğim şey ise okul çocuklarının okulda ve dışarıda tecavüze kadar varan ve tekrarlayan, diğer okul çocuklarının alay konusu edilen bir olayın varlığını, eğitimcilerin ve rehberlik öğretmeninin çocuklar konuyu ifşa etmeden anlayamamış olmaları.

Okullardaki rehberlik öğretmenlerinin ve sınıf öğretmenlerinin görev tanımlarının yeniden gözden geçirilmesinde ve bu görev tanımlarından eğitimcilerin haberdar edilmesinde büyük fayda olacak.

Bir eğitimcinin anlayamadığını aileden beklemek yanlış bir düşünce tarzıdır. İşte bu nedenle de aile dışından gelen çocuğa karşı cinsel istismar suçu sosyal risk kapsamına alınmalıdır.

Yorumlar