18 Şubat 2008
Dışarısı çok soğuk. Uzun zamandan beri balkon ve pencere altlarından sarkıtlar uzadığını, balkon su gider borularının kırıldığını, patladığını görmemiştim. İklim değişikliği, küresel ısınma... Kuraklığı hatırlayınca kar içimi ısıttı ama ya o katlanılmaz ayaz. Kalbim buz kesti.
Başbakan fakire fukaraya, dağıtımı pek de adil olmamak kaydıyla ve tabii Devlete sevap olsun diye de değil, yakacak yardımı yapıyor ama “Biz, SİZin başınızın açık olmasına karışıyor muyuz” diye hitap ettiği benim de gururla dahil olduğum SİZler arasındaki üşüyen insanları düşünmeden güne başlayamadım. Başbakanla karşı saflardayız demek. BİZler için birşey yapmayacak. O kendi bizlerini ısıtacaktır.
Başbakan ve Cumhurbaşkanı bir müddetten beri suskunlar. İçimden bari sussunlar demek gelse de yarattıkları bu kaotik ortamda söylemeden duramayacağım. Gerçi Başbakan bu işler belediyelere ait işlerdir diyerek mutlaka kıvıracaktır. Artık kendisini çözmeyen kalmadı. Zamanında karizmasının varlığından söz edenler de artık pek bir suskun puskun. Dışarıda hava çok soğuk. Acil ısınma ihtiyacı içinde olanlar var. Hem de doğuya gitmeyin İstanbul’un merkezinde.
Yazarken farkettim, artık Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Devlet Bakanından hiç bahsetmiyorum bile. Umudumu yitirmişim demek. Kendisini en son mecliste (artık Meclis yazamıyorum) türbana evet denilen oturumlarda seyretmiştim, masaya yumruğunu vurarak değişiklik önergelerine üç saniye bile düşünmeden “Hükümet katılmıyor” derken. Agrasif kadınları çok çirkin bulurum. Körle yatan şaşı kalkarmış ya. Bir de tabii Başbakan’ın herkes sussun konuşma yetkisi parlementodadır deyişi var. Hava çok soğuk çok. Üşüyen BİZim insanlarımız var.
Başbakan, size görev vereceğim ama başarmak istemediğinizden emin olduğum bir konuda neden kendimi yorayım. Sizde ve Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Devlet Bakanınızda bu kabadayılık rüküşlüğü varken yurttaş taleplerinin sökeceğini zannetmem. Farkında mısınız, sizin sevgili Devlet Bakanınız ancak kendisine bağlı çalışan bir kurumda hiçbir vicdan tarafından kabul edilemez çirkinlikte bir olay olduğu takdirde önceden formatlanmış TV programlarına çıkarak şefkat gösterisi yapabiliyor. Onun dışında yüzüne baktığınızda insani herhangi bir ibare yakalamanız mümkün değil. Sizlere benzemiş ki o koltukta oturuyor tabii. Memleketin oyunculara da ihtiyacı var. Tiyatro sanatı da gelişmek durumunda. Yeni yeni dram oyuncularına ihtiyaç olduğu kesin. Ama BİZ kurumlarda yeni dramlar arzu etmiyoruz. Bu durumda Devlet Bakanınızın oyunculuk hayatı pek istikrarlı olmayacaktır İNŞALLAH.
Hava buz gibi. Tipi yoğun ama kalbimin sel olan yaşlarına yetişemez bile.
Başbakan, siz hiç belediye teşkilatı bulunmayan İstanbul köylerine gittiniz mi? Bu haftaki göreviniz oralara gitmek. Gidin, gidin ve görün. Oralarda insanlar üşüyorlar. Ama korkarım siz oralara gidince peşkeşlenmiş alanlarda yapılandırılmış kent düzenli lüks yapılanmalara dikkat edersiniz. Gözünüz pek hassas değil. Siz üşüyenleri görmeyebilirsiniz. Yolunuz hiç Suriçlerine düştü mü? Oralarda yaşayan insanlar evlerinin sadece en küçük odasını ısıtabiliyorlar, ısıtabiliyorlarsa. Bu memleket Ankara tünellerinin bembeyaz mermerlerle döşendiğini gördü.
Hava çok soğudu. Mahallemdeki sokak köpekleri bile ortalıkta değiller. Soğuğa dayanabilenler güneş çıkınca yine geri dönerler. Ya dayanamayanlar? Bir daha onları görmeyebiliriz.
Başbakan, sizin İstanbul Valiniz kar yağsın barajlar dolsun, okulları seve seve tatil yaparım şeklinde beyanlarda bulundu. Sizin İstanbul Belediye Başkanınız yolları açmak üzere bilmem kaç ton tuz döküldüğü ve kar sürme araçlarının operatörlerinin kaç saat mesai yaptığı ile ilgili beyanlar vermekte.
Hava soğuk, üşüyenler var. Siz uyanıksınız işinize geldiğinde. Ben durumu anlattım bu sefer siz kıssadan hisse çıkartın ve BİZim insanlarımızın üşümemesi, donmaması için tedbirler alın artık. Dedim ya ben yurttaşlık görevimi yerine getirdim. Bakalım siz devlet memurluğu görevinizi yerine getirecek misiniz...
Yorumlar